Prof. Dr. Mustafa Koç
İYİ Kİ VARSIN EREN BÜLBÜL
Farkında olmak, farkında olarak yaşamak, bilinçli yaşamak, bulunduğu yerin farkında olmak ve sahip olduklarının değerini bilmek şeklinde başlayan cümlelerin sonrası genellikle yapılması gereken fakat yapılmayan ve bu bağlamda ulaşılan durumlar için söylenir. Bir şeyin değerini bilmek, bu değeri fark ederek ve fark ettirerek yaşamak günümüz insanının sahip olması gereken bir beceri ya da bir erdem olmalıdır. Çünkü, günümüzde bir çok şey çok hızlı değişmekte ve gelişmektedir. Buna bağlı olarak insanlarda hayatı hızlı yaşamaya çalışmaktadır. Bu açıdan bakıldığında bu bir dengede sağlıyor denilebilir. Hızlı gelişime ve değişime ayak uydurmaya çalışmak bilgi çağının ve teknolojinin bir gereğidir. Bu noktada sorun yoktur. Sorun bu sürece ayak uydurması gerekenlerin ayak uydurması ve bu hızlı gelişimi ve değişimi toplumun kolay bir şekilde içselleştirmesine ve davranışa dönüştürmesine katkı sağlayacak çalışmaların yapılmasıdır. Örneğin internet hızlı olsun fakat internet hızlı diye bir çocuk sabahtan akşama kadar internet başında kalmasın. Televizyon ekranları büyüdü, görüntü kalitesi artı, programlar farklılaştı ve daha nitelikli hale geldi. Bu bizim yada herkesin oturup saatler boyunca televizyon karşısında olacağı anlamına gelmez. Böyle olursa sahip olduğumuz birçok değeri hak ettiği değeri vermeden ya da veremeden kaybederiz. Yavaşlayalım ve etrafımızda bizden para değil, sadece onay, sevgi, güven ve değerli olduğunu hissetmek isteyen nice çocukların, komşuların, yoksulların ve yalnızlık duygusunu iliklerine kadar hisseden insanlar olduğunu fark edelim. İnsan ihtiyaç duyduğunda nasılsın diye sormak, omuzuna dokunmak, gülerek yüzüne bakmak, karşılaştığında selam vermek emin olun en işlevsel yardımdır. Bu zaman geçtikten sonra yapacağınız yardımın en büyüğünü ve en işlevsel olanı yapsanız da iş işten geçiyor. Çünkü artık bu kişinin yardıma ihtiyacı olduğunu fark etmek ve yardım etmek için çok geç kalmış oluyoruz.
Bunun en son (inşallah son olur) ve acı olanını Trabzon Maçka’da yaşanan terör olayı ile deneyimledik. Yaşarken, etrafında dolaşan insanlar tarafından fark edilemeyen, ne istediği ya da ne isteyebileceği konusunda şüphe duymadığımız, gördüğü rüyayı sormadığımız ve artık soramayacağımız EREN BÜLBÜL Rabbimin rahmetine kavuşmuştur. Neden böyle söylüyorum, çünkü sosyal medyada yazdığı “ biri de çıkıp iyi ki varsın Eren demiyor” mesajın psikolojik yönü bu satırları yazmama neden oluyor. Bu mesajın içeriğinde, onay arayışı, destek arayış, fark edilme isteği, yaşadığını anlayabilme isteği, yalnız olmadığını anlama isteği ve ruhuna nefes aldırma isteği vardır. Eren bu ihtiyaçlarını sessiz çığlıklarla her birimize ulaştırdı. Fakat hiç birimiz bu sessiz çığlıları duymadık çünkü çok hızlı yaşıyorduk ve bu hızlı yaşam içinde ne böyle bir ses duyduk ne de böyle birini gördük. Ne zaman gördük Eren Şehit olduğunda gördük fakat duyamazdık çünkü o sessiz çığlıkları atmıyor artık.
Hadi gelin hep birlikte Eren’e istediğinde alamadığı onayı, değeri, şefkati ve güveni şimdi “İYİKİ VARSIN EREN” diyerek verelim. Fakat bir düzeltme ile “İYİ Kİ VARDIN EREN” çünkü biz seni fark edemedik ve duyamadık. Şehidim sen bize hakkını helal et. Senin bizde hakkın çoktur. Bu hak ile bizi Rabbimin karşısına çıkarma. İyi ki varsın EREN, çünkü senin sayende inşallah yavaşlarız, inşallah insan olduğumuz hatırlarız, inşallah bu dünyanın çok sevinmeyi ne de çok üzülmeyi hak etmeyen bir olduğunu hatırlarız ve kendimize bir çeki düzen veririz. Bizim sana “iyi ki varsın Eren” dediğimizi duymadın fakat eminim ki rabbim bunu sana söylemiştir. Eminim ki EREN Rabbim seninledir. Bütün şehitlerimize rabbimden rahmet dilerim. Ailene ve Türk milletine baş sağlığı dileklerimle…