Halil Hakan Oturak
İçimizdeki Pontusçular
Tarih 1906 Ulu Hakan Abdülhamit han anlatıyor;
“Onlar, başta Ruslar, diğer Avrupalı devletlerin, hatta Amerikalıların teşviki ile Anadolu’nun şarkında bir Ermeni devleti kurmak arzusundadırlar. Rumlara gelince, onların asıl gayesi, Bizans İmparatorluğunu diriltmektir. Rumlardan bir kısmı Yunanistan’ı büyütmek, diğer bir kısmı ise Bizans’ı ve hatta bununla kifayet etmeyerek Bahr-i Siyah (Karadeniz) sahillerinde eskiden var olduğu iddia ettikleri Pontus devletini kurmak düşüncesindedirler.”
Sonra devam ediyor;
“Görülüyor ki, bir devletin tebaası veya halkı olmak kafi gelmiyor. Kanun nazarında müsavat (eşitlik) temin etmek gayeyi temine bazen yetmiyor.”
Yıl 2016 En son olaydan başlayalım, iki Türk devleti arasında sıkışıp kalmış olan Ermenistan, Dağlık Karabağ bölgesinde işgal ettiği Azeri topraklarından ateş açıp askerlerimizi şehit ediyor ve Türk askeride buna misli ile karşılık veriyor, sonrasında Cumhurbaşkanı Aliyev savaş kıyafetleri ile dünyaya meydan okurcasına ekranların karşısına geçiyor. Haritadan baktığınızda dahi Türklerle savaşın Ermenistan’ı ne kadar zor duruma düşüreceğini çok kolay bir şekilde görebiliyorsunuz.
Peki, Ermenistan bu cesareti nereden bulabiliyor?
İşte Abdülhamit han bu sorunun cevabını yukarıda vermiş, başta Rusya olmak üzere, Avrupa ülkeleri, Amerika vs. ne kadar Türk düşmanı varsa hepsi bu işlerin içinde. Önce Irak’ta bulunan Türkmen kentlerini taşeronlarına işgal ettirdiler. Sonra Suriye sınırımızı riskli duruma getirdiler. O bölgeyi Türkmen varlığını sonlandırmak için ellerinden geleni yapıyorlar ve sınırımızda bizim başımıza bela olabilecek devlet ya da devletçikler oluşturmak istiyorlar.
Ayrıca terör örgütü PKK, PYD ve uzantılarını besleyerek bizi yıpratmaya çalışıyorlar.
Şimdi Azerbaycan üzerinden yine asıl hedefin biz olduğu bir oyunun içindeler.
Bunlarda sıkıntı yok, onlar tarih boyu milletimizi esir etmenin hedefinde olarak kendi görevlerini yerine getiriyorlar.
En fazla şu olur “bir Türk evladı çıkıp katil başının kafasına sıkar ve üçüncü dünya savaşı başlar, biz Kaşgar’dan Çanakkale’ye tüm Türkler siz hepiniz” şeklinde cepheleri kurar tek Türk kalıncaya kadar savaşırız.
Tek Türk kaldıysa savaşı kazanmışızdır bunu da bilesiniz!
Yukarıda çizdiğimiz bu tabloda bana göre asıl tehlike ise “İçimizdeki Pontusçular” dır. Kimdir bunlar?
Baktığınız zaman göremezsiniz sizden biriymiş gibi gözükürler, sizin gibi konuşurlar, sizin gibi yerler içerler, hatta askerlik yapanları vardır, belki sizin gibi inananları bile vardır.
İnanları deyince belki abartıyorum diye düşünebilirsiniz ama üniversite de bir arkadaşım vardı kendisi
Müslüman olup bir cemaatinde üyesi idi, adı senin benim bildiğimiz sıradan bir isimdi mezun olduktan sonra sosyal medya üzerinden baktığımda ismini bir Rum ismi ile değiştirmişti. Dini samimiyetini ve memlekete bağlılığı konusunda bir yanlışını görmedim ama böyle bir örnek varsa, bunun memleketin fenalığını isteyenleri de olması muhakkaktı.
Kurtuluş mücadelesinin başarıya ulaşması ile sınırlarımız içinde kalan bu kişilerin, bizden biri gibi gözüküp bugün devletimizin ve milletimizin sahip olduğu kurum ve kuruluşlarda mevcut olma durumu söz konudur diye düşünüyorum.
Bunlara yadigâr, atalarının kursağında kalan ve Abdülhamit hanın net olarak tarif ettiği heveslerini yerine getirmek için çok organize bir şekilde çalışmaktadırlar. Hatta bunlar değişik siyasi partilerin içlerine sızıp onlardanmış gibi gözüküp birbirleri içinde ve gizliden gizliye iletişim halinde olup milletimizin arkasından iş çevirmeye ince ince devam etmektedirler.
Bizim bin yıllık kardeşliğimize sahip çıkmak için her türlü zorluğu göze aldığımız günlerde, özellikle Osmanlı’dan beri memleketin her daim rahatını etmiş olan bu “cenahlar”, Türk milletinin sahip olduğu en güçlü silahın birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin kuyusunu kazmaktadırlar.
Abdülhamit hanın dediği gibi ne kadar eşitlik verilse de bazen fayda vermediği görülmüştür ve görülecektir.
Öyle ise önce içimizdeki Pontusçuları tespit edip içimizden çıkarıp kenara koyacağız, sonra Çanakkale şehitler anıtından haykıracağız “biz Kaşgar’dan Çanakkale’ye tüm Türkler siz hepiniz”.
Allah gazamızı mübarek eylesin.
Kalın sağlıcakla.