Halil Hakan Oturak
HZ. MUSA’YA AÇIK MEKTUP
Adım Halil’dir
İbrahim’in dinindenim...
Adem’in neslindenim...
Muhammed’dir peygamberim...
İkisi arasında kim varsa Allah resulü, vallahi iman edenlerdenim...
Sen ya Musa!
Allah’ın elçisi…
Bir sürünün dahi susuz kalmasına yüreği el vermeyen yüce gönüllü insan!
Sen ki ayakkabınla ezmedin kutsal toprakları. Gel gör ki ümmetin olduğunu söyleyenler, ayakları altına aldılar kutsal topraklar üzerinde yaşayan insanları….
…………………………………………….
Ey Allah’ın resulü!
Sen ki tek başına Firavuna karşı duracak kadar cesur, Hızır aleyhisselam ile çıktığı yolculukta bir çocuğun ölümüne üzülüp, kaderi sorgulayacak kadar ince yüreklisin. Senin ümmetin olduğunu söyleyenler, önce babalarını sonra çocuklarını öldürüyorlar.
Görmez misin!
Sen ki haksızlık gördüğünü düşündüğün kişiye kalabalıklar içinde sırtını dönmeyen; hak ismini söylemekten geri mi durdu diye, canından, kanından olan kardeşini saçından sürükleyen; insanlıktan nasibini almayanların duvarını düzeltti diye hazreti Hızır’a sitem edensin.
Ağlama duvarının ardında, kan ağlayanlara sevinenlerin şarkılarını duymaz mısın!
Bütün Ramazan dua etik ancak, ya içimiz bozuk ya amelimiz yetmiyor. Bundan gayri, zıplayanların üzerine o duvarı yıkılmasını istemek sana düşmez mi?
Sen ki, yüce Allah’ın cemalinin tecellisini hissedip yüreğinden vurulmuşa dönüp bayıldın, bir dua etsen de, cümle zalimlerin yürekleri çıksa yerinden olmaz mı?
…………………………………………….
Sen ki, hak yolundan dönmemecesine yollara düştün de denizler yarıldı, yol oldu derinler...
Hatırlar mısın!
Yüce Allah’ın sana söylediklerini işitmelerine rağmen O’na ancak görürsek inanırız demişlerdi. Sonra yeryüzünde bir sarsıntı olup yıkılıp bayılmışlardı. Bunun üzerine demiştin ya sen: Ya Rabbi, içimizdeki beyinsizler yüzünden bizi de mi helak edeceksin?”
Şimdi öyle bir haldeyiz ki, felaketlerden evlerden çıkamaz olmamıza rağmen, kimimizin beyni yok hala, kimimizin de beyinsizleri durduracak bir yüreği…
…………………………………………….
Ya Nebiyallah!...
Vaktiyle erkek çocuklarını boğazlayıp, kız çocuklarını sağ bırakan; azabın ve şiddetin en ilerisini kendilerine reva gören Firavunun elinden kurtardıkların, bugünlerde Firavundan beter oldu.
Yine bir zamanlar: “Birbirinizin kanlarını dökmeyeceksiniz, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız” diye söz aldıklarının torunları, ataları gibi bu söze ihanet ederek katmer katmer üzerine koymaya devam etmekteler.
Kızıl deniz yarılıp kurtulmalarına rağmen, sen Tur dağına gittiğinde yine Hakkı terk edenlerin nesilleri, buzağıya taptıkları günleri aratır oldu.
…………………………………………….
Düşünüyorum da bu kadar zulme nasıl cesaret ederler diye; sanırım hala kendilerinden başkasının cennete gitmeyeceğini sanmakta bu akıl yoksunları…
Ey Musa Allah’ın resulü!...
Vaktiyle çölün ortasında susuz kaldıklarında asanı taşa vurmuş, Allah’ın izni ile taştan pınarlar fışkırmıştı. Şimdi o gün susuz kalanların torunları; anasız, babasız masum yavruların üzerine bombalar yağdırıyor.
Taş olsa çatlar ya!
Sen de toprak oldun hani…
Ey iman edenler bize ne oldu!!!
…………………………………………………..
Ey Allah’ın Resulü!...
Atma asanı yere!
Vallahi mucize istemiyoruz!
Çünkü imanımızın gereği sana tüm kalbimizle inanıyoruz.
Bir dilesen mübarek bayram arefesi, gördüğü mucizelere rağmen sana inanmayanların soyuna bir kibrit çakmayı Allah bize nasip etse ansızın...