Halil Hakan Oturak
Herkese yapılan adaletsizlik adalettir!
Birkaç gün önce televizyonlarda bir haber toplum olarak bir kademe daha ahlaksızlığa ve adaletsizliğe doğru ilerlemememize vesile oldu.
Diyarbakır’da 2013 yılında 14 yaşındaki Z.B’yi başına taşla vurup bayıltarak tecavüz eden ve hamile kalmasına yol açan 22 yaşındaki Y.T’ye duruşmadaki saygın tutumu nedeniyle indirim uygulanarak 11 yıl 8 ay hapis cezası verildi.
Olacak iş mi? Demeyin, Oldu,
Savcı 43,5 yıl hapis isterken karar 14 yıl olarak çıktı ve sonrada iyi halden indirim yapıldı.
Haberin ayrıntıları internette mevcuttur.
Ülkemizde uzun zamandır çalışan adaletsizlik mekanizması toplum psikolojimizi bozmuş, günlük hayatta bile insan ilişkilerimizi etkiler duruma gelmiştir. Yaşanan adaletsizliklere karşı tepkisiz kalışımız kafayı çevirişimiz ahlaken de yerin dibine doğru ilerlememize vesile olmaktadır. İnsan hak ve hukukuna karşı olan saygımız gittikçe kaybolmakta, başkası yaptığında hatalı gelen davranış kendimiz yaptığımızda doğru gelmeye başlamaktadır.
Son zamanlarda sık karşılaştığım birkaç örneği paylaşmak istiyorum;
“kaldırım iniş çıkışlarına araç park etmek”
“kaldırım engelli geçiş bölgelerine araç veya malzeme bırakmak “
“hız sınırına uymak yerine, radar için birbirini uyarmak”
“bankada, postanede, hastanede adamını bulup sıra beklememek”
“hastane randevusu, ameliyat sırası vs. için yine adamını bulmak”
“karayolu yük sınırlarını aşırı geçecek şekilde mal yükleyip devletin ve milletin yollarına zarar vermek”
“kırmızı ışıkta arka sırada beklemek yerine, sağa dönülecek şeride yanaşıp oradan düz devam etmek”
Bunlar bazılarını hepimiz zaman zaman yapıyoruz, başta ufak bir vicdan azabı çeksekte sonradan alışıyoruz, üstelik bunlar ne masumları ama insan hakkına girmenin masumu olur mu, olmaz.
Yaptığımız bir hata belki başka birinin aşırı derece de mağdur olmasına sebep olacak farkında mıyız?
Bu ülke son zamanlarda öyle adaletsizlikler gördü ki toplumun bu davranışlarının artması normaldir.
Devletin bazı kurum ve kuruluşlarına, askerine polisine akıl almayacak usul ve yöntemlerle iftiralar atıldı, yargı süreçleri tamamlandı cezalar verildi, sonra işler tersine döndü, özür dilendi.
Aileler mağdur edildi, memlekete hizmet etmiş kahraman subaylar intihar etti, kahraman diye övülen savcılar yabancı ülkelere kaçtı falan.
Tam bir karmaşıklık, adaletin neye göre çalıştığı kime göre çalıştığı konusunda hep bir tereddüt.
Sonunda ne oldu, vatandaş adaletin ve ahlakın ne olduğu konusunda şaşırdı.
Toplumların yıldan yıla ahlaki yapılarında bir kötüleşme mevcut olup bazı kuruluşlar bunu raporluyor, bir akademisyen abimizin verdiği bilgiye göre Türkiye’de ki değişim olması gerekenin neredeyse iki katıdır. Yani %99 Müslüman bu cennet vatanımız çok hızlı bir şekilde ahlaki çöküntüye doğru gidiyor.
İşin sonunda bu gidişat toplum tarafından “Herkese yapılan adaletsizlik adalettir” şeklinde özetlenecek ve adaletsizlikle adaleti sağlayan bir ülke olarak yolumuza devam edeceğiz diye korkuyorum.
Her Cuma dinleyip te anlamayan yukarıdaki hatalara düşen insanlarımıza hatırlatmak isterim,
“Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” Nahl Suresi 90. Ayet
Cumadan cumaya adalet bizi kurtarmaz.
Kalın sağlıcakla.