Halil Hakan Oturak
Gönlünü Avucuna Koyup, Mahcup Olmadan Dolaşabilecekler!
Karanlık bir gecede sis bulutuyla kaplı bir dağın eteklerinden zirveye doğru ilerliyorduk, patika yol yerini yavaş yavaş kayalık araziye bırakıyor, ilerlemesi gittikçe zorlaşıyordu.
Bu zorluğa dayanamayanlar, olduğu yerde kalanlar oldu.
Sonra yağmur başladı, ıslanıp üşüyenler oldu
Ayağı kayıp düşenler oldu
Düştüğü yerde kalanlar,
Kalkıp yeniden aramıza katılanlar oldu
Gittiğimiz yolun yanlış olduğunu düşünenler yolunu değiştirenler oldu
Zirveye yaklaştıkça yağmur azaldı, sis bulutu dağılmaya başladı
Bizi nur fışkıran ufukların birleştiği denize ulaştıracak nehri görebilmek için etrafa bakarken
Yorgunluktan dizlerimiz sızlıyordu,
Gençlerin bazıları dayanamayıp oturdular,
Zirveye varan eskiler hiç oturmadı, durumu hemen anlamışlardı
Sonra bizde anladık önümüzde tırmandığımızdan daha yüksek bir dağ durup duruyordu
Şafağın sökmesine daha çok vardı,
Yolun doğru olduğunu düşünenler Bismillah deyip yokuş aşağıya salındılar
Yağan yağmur ile tepeden vadiye doğru akan sular inişin daha zor olacağını işaret ediyordu,
Büyük bir gürültüyle kayan toprak yol üstünde derin bir yarık açtı,
Kafile içinde yükselen seslerle bir hareketlilik yaşandı,
Her şeyin farkında olan genç Kafile reisi öne atıldı
Akıllı bir hareketle bir solukta karşıya geçti
Herkes peşinden geçmeye başladı
Ne demişti atalar “akıl karanlık gecede meşale gibidir”.
Reis meşaleyi yakmış gece aydınlanmaya başlamıştı
Endişeye gerek yoktu yol doğruydu,
Şimdi sakin şekilde meşalenin peşinden gitmek gerekliydi.
Allah elbet hak yolunda olanlar için hayırlısını nasip edecekti.
Yolculuk eden kafile teşkilatlar ve mensuplardır,
Yürüdüğümüz yol hak yolu, Allah yoludur,
Denize ulaşan nehir Türk İslam ülküsüdür,
Deniz Turan, nur saçan ışık Nizam-ı âlem ülküsüdür,
Ayağı kayıp düşenler düştüğü yerde kalanlar kardeşlerimizdir,
Yolunu değiştirenler, başka yerlere geçip ihanet edenlerdir.
Dayanamayıp oturan gençler, ülküsü eksik bırakılmış üzerine düşülmesi gereken gençlerdir,
Zirve 7 Haziran seçimleridir,
Zirveye varan eskiler, yıllardır bu davanın çilesini çekmiş her türlü oyunun içinden geçmiş büyüklerdir,
Kayan toprak açılan yarık 1 Kasım seçimleridir,
Akan sular, toprak ve her türlü zorluk şuan üzerimize çullananlardır,
Reis’in kim olduğu fark etmez, Sakarya’da Muhammed, Kütahya’da Osman, Diyarbakır’da Ziya, İstanbul’da Fatih, Muş’ta Alparslan, Konya’da Alaattin, Çanakkale’de Mustafa’dır.
Yani aklı meşale gibi aydınlatıcı, göğsü iman dolu başkanlardır.
Bu kafile gönlünü çıkarıp avucuna koyarak, başkalarının önünde mahcup olmadan dolaşabilecek insanlardan oluşmaktadır. Onlar yanlışı, riyayı, israfı, batıla karşı hakkı anlatmışlar fakat anlaşılamamışlardır.
Neden anlaşılamadılar? Daha iyi anlatmak için ne yapılması gerektiği konusunda kendi içlerinde bir istişare olacak ve ne gerekiyorsa mutlaka yapılacak ama yoldan dönülmeyecektir.
Çünkü bu yol kutludur.