Prof. Dr. Mustafa Koç
Geçmişe Borçlu Gelecekten Alacaklı İnsanlar
Her insan zaman zama yardıma ihtiyaç duyar. Bu bir anlamda insan olmanın da gereğidir. Yardım alma sürecinde esas olan bir kaç konudan bahsedilebilir. Bunlardan birincisi, yardım alınması gereken zamanı iyi belirlemektir. İkincisi, neden yardım aranması gerektiğini bilmektir. Üçüncüsü de, yardımı kimden ya da hangi kaynaktan alacağını bilmektir. Eğer insan yardım alması gerekmeyen bir zamanda yardım almaya ya da yardım aramaya çalışırsa aradığı yardımı bulması mümkün değildir denebilir. Eğer insan neden yardım alması gerektiği sorusuna net bir şekilde cevap veremez ise yine aradığı yardıma ulaşması zordur denilebilir. Boşuna psikolojik danışmanlar gelen danışanlarına “şimdiye kadar hep başkalarının senden ne istediklerini söyledin, hiç kimsenin hatta kendinin bile sana sormadığı soruyu sorayım” sen ne istiyorsun” diye boşuna sormazlar”. Eğer insan yardım alabileceği kaynağı doğru seçmez ise yine istediği yardıma ulaşması pek mümkün görünmemektedir. Örneğin, dilini susturmuş fakat bedenini susturamamış bir çok insan doktor doktor gezinip durur. Çünkü psikolojik baskı bedensel şikayetlere dönüşür ve kişi kendisini, kalp hastası, mide hastası, tansiyon hastası vb. sanarak gezinip durur.
İnsan bazen bir cevaba sahiptir fakat bu cevabı ne şimdiki anla, ne geçmişle ne de gelecekle ilgili herhangi bir şeyle ilişkilendiremez. Sorulmamış sorulara verilen cevaplar belirsizliğin yaşanmasına neden olabilmektedir. Bu durumda olan bireyler yaşadıkları belirsizliği giderebilmek için ya ölçüsüz ve hatta sınırsız bir şekilde yenilik arayışı içinde geleceği sipariş ederek yaşamaya başlar ya da geçmişi yeniden yaşama isteği arasında sıkışıp kalır. Bazen kişi bir takım sorulara sahiptir fakat bu soruların cevabı yoktur. Bu kişi de kendine sorduğu ve cevap bulamadığı soruların cevabını ya geçmişte ya da gelecekte aramaya başlar. Aslında iki farklı durum, iki farklı neden ve iki farklı yol olmasına rağmen tek çıkış var, o da şimdiki anın yaşanmadan harcanmasıdır.
İnsan bazen unutmak ister, bazen de unutmamak ister. Unutmak isteyip de unutamaz ise, unutmamak isteyip de unutursa psikolojik denge bozulmaktadır. Unutmak isteyip de unutamamanın nedenleri olarak, anlayamama, kabullenememe, beklentileri ulaşılabilir yapamama ve affedememe sayılabilir. Psikolojik sağlık unutmaya mahkûmdur. Daha doğrusu gerçek unutmaya mahkumdur. Gerçek unutma ise, anlamaya, kabullenmeye, beklentileri düşürmeye ve affetmeye mahkumdur. Bu dört faktörü başarmak ya da gerçekleştirmek sadece insanın kendi elindedir. Sonuç olarak, iyileşmek unutmaya, unutmak anlamaya, kabullenmeye, beklentileri düşürmeye ve affetmeye mahkûm ise ve bütün süreç kişiye bağlı ise, insan kendine mahkûmdur.
Bazı insanlar kendini geçmişe borçlu gelecekten alacaklı olarak görür. Geçmişe borçlu olmak demek bitmemiş bir çok işin olduğu anlamına gelebilir. Bu kişiler yıllarca geçmişe gidip ya da geçmişe dönüp hesap kapatmaya çalışırlar. Bu güne kadar bunu başaran kimseyi göremedim. Sadece bilim kurgu filmlerinde zaman makinası uygulaması hariç ki onun da filmlerde olduğunu söyledim. Fakat geçmişi bu güne getirip geçmişin hesabını gören çok insan gördüm ve bir çok insana da bu konuda yardım etme fırsatı buldum. Gelecekten alacaklı olduğunu düşünün insanlar da hayallerle değil hayal de yaşamaya başlıyor denilebilir. Bu tablonun en önemli ya da en istenmeyen sonucu kişinin gerçeklikten uzaklaşmasıdır. Bu kişilerin hep yarını vardır. Sonu gelmez bir yarın ve gerçekleşmesi beklenen ödemelerin gerçekleşmesinin oluşturduğu kaygıyı hafifletmenin en iyi yolu onu uyuşturmak olacaktır. Her iki durumda da yaşanmayan tek bir an o da şimdiki andır. Halbuki her iki insanın da hatta hepimizin de sahip olduğu tek an bu andır. Bu anı farkında olarak yaşamanın tek yolu belki de sahip olduklarımıza sahip olduğumuz sürece değer vermektir. Çünkü en etkin ve insanın iliklerine kadar değer hissettiren yokluktur. Çok şeye olup sahip olma ile stersi artırmak yerine az şeye ihtiyaç duyarak bu anı yaşayalım. Bunun için de yapılacak en iyi şey şükretmektir…..