Prof. Dr. Mustafa Koç
Duygulari dişa vurmak
Hızla tükenen psiko-sosyal mirasımız \"paylaşmak\". Paylaşmak sadece alıp vermek değildir, zaten böyle olsaydı paylaşma ne alana ne de verene bir katkısı olmayan yaşantı olurdu. Paylaşabilme yönüne ya da davranışına sahip olmanın yanında neyi ne zaman paylaşmalıyız sorularının da cevaplandırılması gerekir.Duygularını yerinde ve zamanında paylaşmayı başaramayan insanlar sinsice ilerleyen bir sürecin içine girmişlerdir denebilir. Bu sinsice ilerleyen süreç kişinin ruh sağlığıdır. Ruh sağlığının bozulduğunu ya da bozulma sürecine girdiğini anlamak fiziksel sağlık kadar kolay değildir. Bireyin duygularını özelliklede olumsuz duygularını(korku, kaygı, çaresizlik, belirsizlik, vb.) yerinde, zamanında ve gerektiği kadar ifade edebilmeyi başaramadığı zaman, öfke, kin, nefret, suçluluk, değersizlik, çaresizlik, engellenmişlik vb. duygular içerisinde davranışlarına yön vermek zorunda kalabilmektedir. Bu insanlar muhtemelen aşağıdaki sorunları yaşayabilirler:
•Uykuyu başlatma, sürdürmede ve sonlandırmada sorunlar yaşarlar.
•Öfke kontrolünde zorlanır hatta başaramazlar.
•Aşırı hassaslaşır ve her uyarıcıdan olumsuz bir anlam çıkarmaya başlarlar.
•Belirsizliğe tahammülleri azalır, ya gerçeklerli inkâr ederek ya da gerçekliğe boyun eğerek hayatını sürdürmeye çalışırlar.
•Nedensiz yorgunluklar yaşamaya başlar. Yapmak zorunda olduklarının farkındadır fakat bunları yapabilecek güç ve enerjileri kalmamıştır.
•Zaman en büyük düşman haline gelir. Çünkü zaman onlardan sürekli bir şeyler yapmalarını istemektedir. Bu baskı ile baş edebilmek için seçtiği yol ve yöntemlerin tek bir amacı vardır “zaman kazanmak için zamanı öldürmek”.
Bu durumları yaşamamak için sahip olunması gereken en temel becerilerden biri de duyguları ifade edebilmedir. Bunun için duyguların tanınması, nerede hangi duyguların yaşandığının farkında olunması, diğer insanlara içinde bulunulan duygu durumunun hissettirilmesi vb. durumlara ihtiyaç vardır. Bir başka bilinmesi gereken durum ise ne düşünüldüğü ve nasıl düşünüldüğüdür. Çünkü bütün bu süreç düşünce ile başlar, duygular ile devam eder davranışlar ile sona erer. Birçok insan bu sürece ilişkin bilişsel yeterlik, tutum ve beceri kazanmak için uzmanlara başvurmaktadır.Bu yazının duyuların dışa vurumunun ne kadar önemli olduğuna ilişkin bir farkındalık kazandırması dileğiyle…..
•Uykuyu başlatma, sürdürmede ve sonlandırmada sorunlar yaşarlar.
•Öfke kontrolünde zorlanır hatta başaramazlar.
•Aşırı hassaslaşır ve her uyarıcıdan olumsuz bir anlam çıkarmaya başlarlar.
•Belirsizliğe tahammülleri azalır, ya gerçeklerli inkâr ederek ya da gerçekliğe boyun eğerek hayatını sürdürmeye çalışırlar.
•Nedensiz yorgunluklar yaşamaya başlar. Yapmak zorunda olduklarının farkındadır fakat bunları yapabilecek güç ve enerjileri kalmamıştır.
•Zaman en büyük düşman haline gelir. Çünkü zaman onlardan sürekli bir şeyler yapmalarını istemektedir. Bu baskı ile baş edebilmek için seçtiği yol ve yöntemlerin tek bir amacı vardır “zaman kazanmak için zamanı öldürmek”.
Bu durumları yaşamamak için sahip olunması gereken en temel becerilerden biri de duyguları ifade edebilmedir. Bunun için duyguların tanınması, nerede hangi duyguların yaşandığının farkında olunması, diğer insanlara içinde bulunulan duygu durumunun hissettirilmesi vb. durumlara ihtiyaç vardır. Bir başka bilinmesi gereken durum ise ne düşünüldüğü ve nasıl düşünüldüğüdür. Çünkü bütün bu süreç düşünce ile başlar, duygular ile devam eder davranışlar ile sona erer. Birçok insan bu sürece ilişkin bilişsel yeterlik, tutum ve beceri kazanmak için uzmanlara başvurmaktadır.Bu yazının duyuların dışa vurumunun ne kadar önemli olduğuna ilişkin bir farkındalık kazandırması dileğiyle…..