Prof. Dr. Mustafa Koç
Düşmanlik ve koroner kalp hastaliği
Yüksek kan basıncı olan hipertansiyonlu hastalar özellikle düşmanlığa daha çok meyillidirler ve genellikle bir tehdit söz konusu olduğunda kan basıncı yükselir ve söz konusu tehdit unsuruna karşı öfke ortaya çıkar(1).Diğer araştırmalara göre düşmanlık duygusunu ifade etme fırsatı kan basıncını düşürürken tam tersi bir durum söz konusu olduğunda kan basıncı yüksek kalabilir(2). Hatta uzun zaman sürdürülen iki ayrı çalışmanın sonuçlarına göre ise düşmanlık direkt olarak Koroner Kalp Hastalığı ile bağlantılıdır. 255 Fizikçiye tıp fakültesinde Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri uygulanmış ve yaklaşık 25 yıl takip sürecinde kalmışlardır. Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri bölümlerinden birisi de düşmanlık skorudur(3) Yüksek düşmanlık skoru Koroner Kalp Hastalığı önemli düzeyde önceden öngörmüştür(4) Bu ilişki, 1,877 erkeğin on yıl süreyle izlendiği Western Electric Çalışması’nda kendisini tekrar göstermiştir. Yüksek düzeyde düşmanlık gösteren erkeklerin 5 kat daha fazla Koroner Kalp Hastalığı mağduru oldukları görülmüştür(5)
Hangi olumsuz etkenlerin kalbe zarar verebileceğine yönelik mekanizmayla ilgili yapılan araştırmada, on sekiz erkek hayatlarında daha önce onları kızdırmış olan olayları öfkeli bir şekilde tekrar anımsadılar. Konuştuklarında kalplerinin pompalama etkinliğinin %5 oranında düşmesi, kandaki bir damlanın kalbe kendiliğinden aktığını destekler nitelikteydi. Diğer stres unsurları ise pompalama etkinliğini değiştirmedi. Bu olay öfke esnasındaki hormonal değişikliklerin, öfkeyle Koroner Kalp Hastalığı arasında doğrudan bir bağ oluşturduğunu düşündürdü. Bunu test etmek için 90 yeni evli çift üzerinde tartışma sırasındaki hormonal değişiklikler izlendi. Olumsuz davranış, beş farklı hormonda meydana gelen önemli değişikliklerle ilişkilendirildi. Bu durumun öfkeyi tanımlayıp tanımlamadığı, bastırıp bastırmadığı ya da sadece Koroner Kalp Hastalığına yol açan öfkenin altındaki neden olup olmadığı ve öfkenin hormonlara ve bunun da koroner değişikliklere nasıl yol açtığı sağlık psikolojisi alanında günümüzde en çok merak uyandıran iki soru olarak kalmaktadır.
1.Wolf, Cardon, Shepard ve Wolf, 1955; Kaplan, Gottschalk, Magliocco, Rohobit ve Ross,1960; Diamond, 1982; Miller, Smith, Turner ve ark., 1996.
2.Hokanson, 1961; Hokanson ve Burgess, 1962; Hokanson, Willers ve Koropsak, 1968; Scheier ve Bridges, 1995.
3.Cook ve Medley, 1954.
4.Barefoot,Dahlstrom ve Williams, 1983; Williams, Barefoot ve Shekelle, 1985; Barefoot, Larson, Von der Lieth, ve Schroll, 1995.
5.Shekelle, Gale, Ostfeld ve Paul, 1983.
Hangi olumsuz etkenlerin kalbe zarar verebileceğine yönelik mekanizmayla ilgili yapılan araştırmada, on sekiz erkek hayatlarında daha önce onları kızdırmış olan olayları öfkeli bir şekilde tekrar anımsadılar. Konuştuklarında kalplerinin pompalama etkinliğinin %5 oranında düşmesi, kandaki bir damlanın kalbe kendiliğinden aktığını destekler nitelikteydi. Diğer stres unsurları ise pompalama etkinliğini değiştirmedi. Bu olay öfke esnasındaki hormonal değişikliklerin, öfkeyle Koroner Kalp Hastalığı arasında doğrudan bir bağ oluşturduğunu düşündürdü. Bunu test etmek için 90 yeni evli çift üzerinde tartışma sırasındaki hormonal değişiklikler izlendi. Olumsuz davranış, beş farklı hormonda meydana gelen önemli değişikliklerle ilişkilendirildi. Bu durumun öfkeyi tanımlayıp tanımlamadığı, bastırıp bastırmadığı ya da sadece Koroner Kalp Hastalığına yol açan öfkenin altındaki neden olup olmadığı ve öfkenin hormonlara ve bunun da koroner değişikliklere nasıl yol açtığı sağlık psikolojisi alanında günümüzde en çok merak uyandıran iki soru olarak kalmaktadır.
1.Wolf, Cardon, Shepard ve Wolf, 1955; Kaplan, Gottschalk, Magliocco, Rohobit ve Ross,1960; Diamond, 1982; Miller, Smith, Turner ve ark., 1996.
2.Hokanson, 1961; Hokanson ve Burgess, 1962; Hokanson, Willers ve Koropsak, 1968; Scheier ve Bridges, 1995.
3.Cook ve Medley, 1954.
4.Barefoot,Dahlstrom ve Williams, 1983; Williams, Barefoot ve Shekelle, 1985; Barefoot, Larson, Von der Lieth, ve Schroll, 1995.
5.Shekelle, Gale, Ostfeld ve Paul, 1983.