Öznur Salkım
DEĞİŞMEYEN SONUÇLAR
Sonu olmayan bir gidiş bu.
Ana haber bültenleri gibi her an olay her an adli bir vaka.
Sokak ortasında insan canına kıyma modası.
Ne bu şimdi?
Tek çözüm bu mu?
Ne kadar kolay ya. Eline silah alan bir cana kıysın.
Ne yani şiddet mi her şeyi çözecek olan. Utanıyorum artık ya.
Hergün bir öncekinden daha kötü bir sabaha uyanmaya.
Bir öncekinden daha fazla öfkeye nefrete...
İnsanların adaleti bu yollarla aramasına. Düzeni bozulmuş dünyanın adil olmayan sistemine.
Kendinize gelin kendimize gelelim. Gerçekten incir çekirdeğini bile doldurmayan sebeblerden olaylar çıkıyor. Tahammül zaten yok.
Hakaretler nara atıyor.
Saygı yok, anlayış yok, birbirimize karşı, insanlara karşı, beslediğimiz sevgi bile kalmamış.
Büyük ve kalabalık şehir olayları artık ilçelerde iki katı yaşanır oldu.
Mahallenin ortasında, çarşının göbeğinde bilinçlice insan canına kıyıyorlar.
Haklı haksız bir önemi yok.
Müdahale eden canından oluyor etmeyen seyirci kalıyor.
Hedef önemli değil onlar için; yeri geldi mi 17 yaşında bir genç, yeri geldi mi 50 yaşında bir adam, kimin öldüğü fark etmiyor.
Nerde insanlığımız. Herkese kucak açan sevgiyle ders veren dürüstlükle doğrulukla hayat yaşamayı öğreten o eski topraklar.
Merhametiyle dünya ülkelerine örnek teşkil eden milletin ne işi var bu kausların ortasında.
Nasıl geldik bu hale. Yıllarca töre cinayetlerine tepkiler gösterdik.
Yıllarca kadına şiddeti tartıştık ki halen devam eden bir süreç içindeyiz.
Çocuklarımıza kadar uzandı o kirli eller çözüm bulamıyoruz.
Sokakta gezerken patlayan silah sesleriyle ürperiyor vurulan, yere yığılan insanlar görüyoruz.
Hemen ardından hayatlarını kaybettiğini öğrenip ahlarla, vahlarla sızlanıyoruz.
Yetmiyor gibi gencecik bir gencin boynu kesiliyor canımız yanıyor bir yaşam bitiyor.
Böyle bir dünyada hala umutla güzel günler beklemek polyannacılık oynamak gibi bir şey.
Zaman ileriye gittikçe kötülükler, adaletsizlikler, sevgisiz insanlar daha çok artıyor.
Vefalar azalıyor, yazık ki insanlık bitiyor.
Dostluklar yerini düşmanlıklara bırakıyor.
İnsanlar, insanlardan uzaklaşıyor yalnızlaşmayı tercih ediyor.
Ve en nihayetinde canlara kıyılıyor hayat bitiyor bütün hayaller iki cihan arasında sonsuzlaşıyor..
Böyle bir dünyada geriye bırakacak tek bir miras kalıyor aslında.
Yetiştirdiğimiz çocuklar ve onlara verdiğimiz hayat dersleri.
Çocuklarınızı sakın "bu dünyada iyiler kazanır" diye büyütmeyin, onlara deyin ki;
"Dünyada hep arsızlar, çığırtkanlar, kötüler ve iki yüzlüler kazanır; ama sen onursuz bir kazancın, onurlu bir kaybedişe asla ulaşamayacağını bil ve hep iyi kal..! "