Prof. Dr. Mustafa Koç
ÇOCUKLARDA SALDIRGANLIK VE ÖNLEME
Çocukluk çağında ya da çocuklarda görülen uyumsuz davranışlardan biri de saldırganlıktır. Bebeklik, ilk çocukluk, çocukluk, son çocukluk ve erinlik dönemleri boyunca bu tür saldırgan davranışlar farklı tanılarla kategorileştirilmiştir. Saldırganlık daha sonra Karşı Olma ve Karşı Gelme Bozukluğuna daha sonra da Davranım Bozukluğuna yetişkin yaşamda ise Antisosyal Davranış Bozukluğuna ve önlem alınmaz ise Antisosyal Kişilik Bozukluğuna ve buna eşlik edecek bir psikolojik hastalığa dönüşebilir. Gelişimsel olarak başlayan ve sonuçları açısından hem birey hem de toplum için yıkıcı ve yok edici sonuçlara neden olan bu davranışın göz ardı edilmemesi gerekir.
Öncelikle bu davranışı ortaya çıkaran ve bu davranışı sürdüren nedenlerin iyice belirlenmesi gerekir. Bir davranışı ortaya çıkaran nedenlere bir o davranışı sürdüren nedenler eklenirse sonuç davranış kronikleşir yani sürekli hale gelir. Saldırganlığı neler ortaya çıkarabilir? Saldırganlığı ortaya çıkaran temel huşular aşağıdaki gibi sıralanabilir.
1.Engellenme: Engellemenin sonucu saldırganlıktır. Fakat burada kast edilen her türlü engelleme değildir. Kat edilen aslında engellemenin nasıl yapıldığıdır. İnsan yaşamını belirli sınırlar içinde yaşamayı öğrenmelidir. Bir başka deyişle insan sınırsız bir dünyada yaşayabileceğine ilişkin bir algı ile yetiştirilmemelidir. Bu sınırın oluşmasına katkı sağlayacak olan da onun her istediğini, istediği zaman ve istediği şekilde yerine getirmek değildir. İstek ve ihtiyaçlarını bazen ertelemeyi ve bazen de istek ve ihtiyaçlarından vaz geçmeyi öğrenmesi gerekir. Eğer bu anlayış ve beceri çocuğa sadece ceza verilerek öğretilirse hissedeceği duygu öfke ve kızgınlık yapacağı davranış ise potansiyel olarak var olan saldırganlık davranışıdır.
2.Tutarsız Davranışlar: Saldırganlığa neden olan bir diğer durumda tutarsız davranışlardır. Tutarsızlık öngörülebilir bir dünyanın oluşmasını engelleyen en temel unsurdur denilebilir. Tutarsızlık aynı zamanda belirsizliği de ortaya çıkaran bir faktördür. Tutarsızlık devam ederse belirsizlik, belirsizlik devam ederse tahammülsüzlük ortaya çıkara. Tahammülsüzlüğe karşı verilecek tepkilerden biri saldırganca davranmak diğer ikisi ise inkar ve boyun eğmektir. Her üç davranışta çocuğun benlik ve kişilik gelişimini olumsuz etkileyebilecek davranış yada önlemlerdir. Çünkü saldırganlık, boyun eğme ve inkar çocuğun benliğini korumak için baş vurduğu yöntemlerdendir.
3.Model Olma: Çocukların öğrenmesi model alma ve taklit yolu ile gerçekleşir. Çocuk saldırganlığı etkileşimde olduğu kişilerin yaptığı saldırganca davranışları model alarak ve taklit ederek gerçekleştirebilir. Bu davranışın yani çocuğun saldırganca davranması onaylanır ve pekiştirilirse yada oluşması engellenerek ve cezalandırılarak yapılmaya çalışılırsa çocuk daha da saldırganca davranabilir.
4.İzlenen Filimler ve Oynanan Oyunlar: Çocukların izledikleri filimler ve oynadıkları oyunlar da saldırganca davranmasına neden olabilir. İzlenen filmlerde gözlenen ve ilgi çeken davranışlar taklit edilebilir. Bu bazen küçük kardeşe, bazen anne ya da babaya bazen de oyuncaklara yönelik olarak sergilenebilir. 2-6 yaş arası çocuklarda var olan canlılara cansızlık atfederek, cansızlara da canlılık atfederek tepki verme döneminde bu ve benzer yaşantılara mazur kalan çocuklarda saldırganlık daha net gözlenebilen bir uyumsuzluk olarak ortaya çıkabilmektedir.
Alınabilecek Önlemler.
1.En temel faktör çocuğun gelişim sürecinde böyle bir davranışı model alacağı ya da taklit edeceği uyarıcı ya da yaşantı ile karşı karşıya gelmemesi gerekir. Anne ve babanın bu süreçte model alınması gerekir.
2.Çocuğun sergileyebileceği saldırganca davranışlara karşı önlemler alınmalıdır. Davranışı önlemek yerine bu davranışı ortaya çıkaran uyaranları kontrol etmek her zaman daha işlevseldir. Bir başka deyişle çocuğu değil ortam kontrol edilmeli ve ortam düzenlemelidir.
3.Saldırgan davranışları önlemek için saldırgan davranmak ya da cezalandırmak, çocuğun yaptığı davranışın bedelini ödediğine ilişkin bir çıkarım yapmasına neden olur. Bunun yerine yaptığı davranışın sonuçlarını düşünmesini sağlamak ve davranışının insanlarda oluşturduğu yada oluşturabileceği duyguları anlamasına yardım etmek gerekir. Bu aynı zamanda vicdan gelişimine katkı sağlar.
4.Saldırganlığı ortaya çıkaran duyguları belirlemek ve çocuğun bu duyguları yönetmesine ya da bu duygular yerine daha olumlu duygular yaşamasına yardım etmek gerekir. Örneğin çocuğun saldırganca davranmasına neden olan bir duygu da kıskançlıktır. Kıskançlık duygusunu besleyen temel duygu ise aidiyet duygusunun olmamasıdır. Çocuğun aidiyet duygusunu oluşturmanın en işlevsel yollarından biri de sorumluluk duygusudur. Bu bağlamda gelişim sürecinde çocuğun içinde bulunduğu gelişim sürecine uygun sorumluluklar verilmesi hem kıskançlığın ortaya çıkmasını engeller hem de başarma duygusunu yaşar.
5.Çocuğu kızdıran ve öfkelendiren durumların neler olduğu belirlenmeli, bu durumlara karşı başka nasıl tepki verebileceği öğretilmelidir. Ayrıca çocuğa bu durumlarla tekrar karşı karşıya gelmemek için kendisinin neler yapabileceği öğretilmelidir. Kontrol edemediği durumlar ile karşı karşıya geldiğinde nasıl tepki verebileceği ona öğretilmelidir. Bunun yolu çocuğun duygularını korkmadan ifade etmesini öğrenmesi ile mümkün olur denilebilir.
6.Çocuk olumsuz duyguları yoğun olarak yaşadığı zaman diliminde olabildiğince yalnız ve sakin kalmasını sağlamak ve bu duygu yoğunluğundan sonra yaşananlar ve özellikle yaşadıklarına eşlik eden duygularını ifade etmesine izin verilmelidir.
7.Çocuğun olabildiğince kendi olgunlaşma düzeyine uygun akranları ile etkileşime girmesi hem kendisini tanımasına hem de başkayı tanımasına katkı sağlayan önemli bir önleyici uygulama ve etkinlik olabilir. Bu yaşantılar çocuğu hem kendi duygularını tanıması ve yönetmesi hem de karşısındakinin duygularını tanıması ve bu duygulara göre kendini ayarlamasına katkı sağlar ki bu duygusal zekânın bir göstergesidir.
8.Çocuğun kurallara uyması hem dürtü kontrolü hem de sınırları olan bir dünyada yaşama anlayışı ve becerisi kazanmak için önemli deneyimlerdir. Bu bağlamda kurallara uymak ve uyulduğunda ortaya çıkan duyguların net yaşandığı ve yönetildiği deneyimlerden biri de takım sporlarıdır denilebilir. Bu bağlamda çocuğun bu tür etkinliklere yöneltilmesi hem kendi tanıması hem de aidiyet duygusu için hayati bir öneme sahiptir.
9.Çocuğa yerinde ve zamanında ertelemeyi, yerinde ve zamanında vaz geçmeyi öğretmek gerekir. Bunu başaran çocuklar engellenme duygusu yerine sabır ve tahammül etmeyi öğrenir. Bu iki hayati beceriyi kazandırmak için istenen şey istek ise ya da istenen şeye zaten sahipse karşılamayın ki vaz geçmeyi öğrensin. İsteten ihtiyacı ise ihtiyacın niteliğine göre bir saat, bir gün ya da bir ay sonra karşılayın ki erteleyebilmeyi öğrensin.
10.İrade, ulaşabileceği ödülden vaz geçip daha iyi bir ödüle ulaşmak işçin beklemek şeklinde tanımlanabilir. İrade bir kasa gibidir. Nasıl ki bir kas çalıştıkça güçlenir işte bu ve benzer yaşantılarla çocuğun iradesini güçlendirmek sanırım bizim elimizdedir.