Prof. Dr. Mustafa Koç
Çocuklarda Algılama Hatırlama Ayırt Etme İlişkilendirme ve Karara Verme Becerileri
(Hangi çocuğu büyütmeye çalışıyoruz? Hayalde olanı mı yoksa geçek olanı mı?)
İnsanın hayatta kalma, ait olma, güç, özgürlük eve eğlence ihtiyaçlarını karşılayabilmek için algılamaya, hatırlamaya, ayırt etmeye, ilişkilendirmeye ve karar verme becerilerine sahip olması gerekir. İnsan bu becerilere doğduğu andan itibaren özellikle etkileşimde olduğu insanlarla edindiği deneyimlerle sahip olabilir. Aslında hayat bu becerilerin oluşturduğu döngüden ibarettir. Her an seçim yapan insanın basit ya da karmaşık bir seçim de olsa bu becerilere ihtiyacı vardır. Bu kadar önemli olan becerileri etkileyen faktörler nelerdir?
Çocuğun Bağlanma Tarzı ve Zihinsel Gelişim:
Çocuk bakım verene güvenli bir şekilde bağlandığında sevginin egemen olduğu, hoş görülü, öngörülebilen ve kaygı duymadığı bir ortama sahiptir denebilir. Bu ortam ve aynı zamanda çocuğun dünyası onun sahip olduğu enerjiyi hangi yönde ve nasıl harcayacağını da belirler. Böyle bir dünya da çocuk (zaten yenilik arayışı içinde olan beyin) daha fazla keşfetmeye ve merak duygusunu gidermeye yönelik olarak zaman ve enerjisini harcayacaktır.
Disipline Yöntemleri ve Zihinsel Gelişim:
Bakım erenlerin çocukları disipline edebilmek bir başka söylemle çocuklardan her yönergeye, istendiği anda, istendiği şekilde ve istendiği kadar yerine getirme beklentileri onların zihinsel gelişimini olumsuz etkileyen faktörlerin başında gelir. Bu tutum ister evde olsun ister okulda olsun çocuğun otoriteden gelebilecek olumsuz bir davranışla karşı karşıya gelememek için, onların isteklerini sorgusuzca yapmayı, başına gelenleri inkar etmeyi yada bütün bunları önleyebilmek için onlar gibi düşünmeye çalışarak ne zaman ne yapacaklarını öngörerek önlem almaya çalışır. Temel amaç kendini korumak ve bunu başarmanın tek yolu kimin ne zaman ne yapacağını önceden bilmeye bağlıdır bu da çocuğu bütün sosyal ip uçlarını yakalamaya çalışan bir avcıya dönüştürür.
Kurallar ve Zihinsel Gelişim:
Çocuğun ne zaman nasıl davranması gerektiğini öğrenmesi yanında bütün bu sürecin bir mantığının da olduğunu bilmeye ihtiyacı vardır. Kurallar çocuğa ne zaman ve neyi yapması gerektiğini belirleyen deneyim beklentileri sağlar. Fakat kuralların neden olduğuna ilişkin bilişsel boyut yani mantığı olmadan çocuğun bu beklenti deneyimlerini yerine getirmeye zorlanması hem kuralları koyanlara hem de kuralların kendisine yönelik olumsuz duyguların oluşmasına neden olur. Eğer çocukla birlikte kurallar ve neden bu kurallara uyulması gerektiği, uyulmadığında ne tür durumların ortaya çıkacağı, uyulduğunda nelerin yaşanacağı ve uyulması ve uyulmaması durumunda nelerin hissedileceğine ilişkin farkındalığı düşünme, hissetme ve eyleme dönüştürme sürecini destekler.
Övgü ve Zihinsel Gelişim:
Yetenek bir şeyi yapabilme potansiyeli olarak tanımlanabilir. Bu bağlamda en temel yetenek zekâdır. Bu potansiyelim eyleme dönüşmüş şekline ise performans denir. Performansa bakarak bireyin sahip olduğu yetenek hakkında yargıya varılır. Potansiyelin eyleme dönüşmesi durumunda verilen övgüler hem var olan potansiyelin tekrar edilme ihtimalini hem de daha etkin bir şekilde ortaya çıkmasını sağlayabilir. Fakat her bir övgünün buna yol açabileceğini söylemek doğru değildir. Yargıya ve sadece sonuca dayalı yapılan övgüler (bu çok güzel oldu, bunu çok iyi yaptın vb.) çocuğun bağımlı olmasına, sürekli ödül beklentisine ve süreci manipüle etmesine yol açabilecek riskli bir uygulamadır. Bunun yerine yapılan performansa ilişkin sonuç odaklı olma yerine süreç odaklı ve duygularında eşlik edeceği bir övgü çocuğun başarma, yeterlik duygusuna ve başkası ile değil kendisi ile yarışmasına yol açar.
Uyarıcılar ve Zihinsel Gelişim:
Bir davranışı ortaya çıkarma potansiyeli olan uyarıcının ortamda bulunması sonucunda davranışın ortaya çıktığına ilişkin birçok bulgu bulunmaktadır. Önemli olan hangi uyarıcıların hangi davranışları ortaya çıkaracağını bilmektir. Bireyin ellerini bir birine sürterek ısınması ortamın soğuk olması ya da herhangi bir materyalle serinlemeye çalışma davranışı ortamın sıcak olması ile açıklanabilir. Evin zihinsel gelişimi destekleyen materyallerle zenginleştirilmesi, evde düzenli ve tutarlı bir şekilde zihinsel gelişimi destekleyici etkinliklerin yapılması zihinsel gelişimi destekleyen önemli faktörlerdendir. Bu materyallerin ve etkinliklerin çocuğun zihinsel gelişim dönemlerine uygun olarak ortamda bulunması ve çocuğun bunlarla etkileşimine amaçlı, sistemli ve düzenli olarak rehberlik edilmesi zihinsel gelişim için hayati bir öneme sahiptir. Beyin ona iyi gelen şeyi yenide yeniden tekrar tekrar yaşamak ister. Zihinsel gelişimi destekleyen ve beyne iyi gelen şeyin beyinde oluşturduğu bu istek çocuğun merak, keşfetme ve yenilik arayışını da destekler ise çocuğun hem zihinsel, hem fiziksel hem de psikolojik iyi olma halini ortaya çıkarır.
Duygu Yönetimi ve Zihinsel Gelişim:
Çocuklar öğrenme sürecine ilişkin isteği ne kadar yüksek olursa olsun özelikle henüz davranışsal becerilere sahip olamadıkları için zaman zaman davranışlarında eksiklikler ve hatalar ortaya çıkabilir. Davranışlarında ortaya çıkan eksiklikler ve hatalar onların bazı hayal kırıklığı, üzülme, suçluluk, yetersizlik ve başarısızlık duyguların yaşanmasına neden olabilir. Bu sürece bir de yetişkinlerin suçlayıcı, yasaklayıcı, cezalandırıcı ve kıyaslayıcı tepkileri de eşlik edince tablo daha da olumsuz bir hal alabilmektedir. Bu duygularla birlikte oluşan benlik değeri ve atılan kişilik temeli yetişkin yaşamda daha da olumsuz bir tablonun oluşmasına neden olmaktadır.
Çocukların özellikle okulöncesi dönemde artan keşfetme, merak ve yenilik arayışına ilişkin onların girişken olmasına neden olmaktadır. Girişkenliğin artması ve buna uygun bir davranış örüntüsü içinde olan çocuğun kendi seçimlerini yapması ve yaptığı seçimlerin sonuçlarına katlanmasını sağlamak gerekir. Fakat burada özellikle bakım verenlerin çocukların girişkenliğini desteklemesi yanında onların başarma ihtimali olan ya da hata ihtimali çok az olan seçimler yapmalarına katkı sağlamaları ve bu bağlamda ortam düzenlemeleri gerekir. Çocukların yaptıkları seçimler sonrasında ulaştıkları sonuçlara ilişkin duygularını dışa vurmaları, duyguların temel iletişim aracı olarak kullanılması, çocuğun duyu dış vurum tarzına saygı duyulması ve zaman verilmesi gerekir. Bazı çocuklar hayal kırıklığını öfkelenerek, tepinerek, ağlayarak vb. yolla dışa vurabilir. Yöntem ne olursa olsun bu şekilde duyguların oluşturduğu gerilimin boşalması için olabildiğince sakin, kararlı, sevecen, hoş görülü ve tutarlı olmak gerekir.
Doygularını ifade edemeyen ve duygularına odaklı bir şekilde süreçte olan çocuklarda bir uyumsuz davranış görülmektedir. Bunlardan biri de dikkat eksikliğidir. Duygularını yöneten çocukların dikkat ve eylem kontrol düzeylerinin çok daha iyi olduğu bilinmektedir. Aynı zamanda duyguları yönetemeyen çocuklarda öğrenme güçlükleri de görülmektedir. Gelişimsel deneyimlere eşlik eden duyguları fark eden tanıyan ve dışa vuran çocukların zihinsel gelişim düzeyleri ortalamanın üstünde hatta bir görüşe göre duygularını fark ederek, tanıyarak ve dışa vurarak gelişimsel deneyimler edinen çocukların parlak zeka düzeyine ulaşabileceği iddia edilmektedir.
Sonuç olarak, çocuğu doğduğu andan itibaren çevresinde olan biten her şeyden etkilenen, öğrenen, hisseden, hatırlayan, anlamaya çalışan, öğrenmeye çalışan ve var olmaya çalışan bir birey olduğunu kabul edip ona göre kendimizi ve ortamı düzenlememiz gerekir. İdealize ettiğimiz, olmasını istediğimiz bir çocuğa sahip olmak yerine çocuğumuzun olabileceği bir birey olarak kendisine, ailesine ve ülkesine katkı veren biri kişi olması için “hayalinizdeki çocuğu” gönderin. Hayaldeki çocuk hayalde kaldığı sürece gerçek olan çocuğun ona benzemesini istemekten asla vaz geçemiyoruz. Bunu başarmanın yani hayaldeki çocuğu göndermenin tek yolu çocuğumuzu tanımak, kabullenmektir ve koşulsuz sevmektir.