Yaşar Aygüneş
BİR DOSTUN ARDINDAN
Gençlik yıllarımızdı. Kanımızın hızlı aktığı, adrenalimizin yüksek olduğu yıllar...
Onunla ilk tanıştığımızda parti sekreterliği görevindeydi... Kutsal davayı iliklerine kadar hissetmiş, bilgili, ahlaklı ama bir o kadar da mütevazi... Üzerimize titrerdi, bir abi bir baba şefkati ile...
89' mahalli seçimlerinde steyşin reno araba ile anons yaptık birlikte, pazarcı megafonları ile. Mikrofondan hayırlı işler dediğimiz vatandaşların bize tebessüm etmelerinden;
-Bu herhalde bize oy verecek derdi... Tebessüm dolardı nur yüzüne... Öyle ya, sayımız azdı. Amma “mangal” gibi yürekli insanlardık. Hiç kimse dava arkadaşının arkasından konuşmazdı, asla dedikodu yapmazdık. Öyle öğrenmiştik abimizden, öyle tembihlemişti bizi. Sonra 91' üçlü ittifak... Yaşadığımız küçük mutluluklar... Öyle ya yıllar sonra Başbuğumuz ve partimiz meclise girmişti.. Yüreğimiz Hendek'e sığmıyordu, Hendek bize küçük geliyordu. Heyecanlı günler yaşıyorduk, neşeli günler... Hızla büyüyorduk....
Sonra 94' mahalli seçimleri ve zafer... Hendekte belediye kazanma sayısına ulaşmanın gururu vardı hepimizde. Her ne kadar taşıma suyla da olsa döndürmüştük değirmenimizi... Ve... 97' Başbuğumuzu kaybetmenin acısını birlikte yaşamıştık... Birlikte yürüdük Ankara sokaklarında tabutun peşinden. Birlikte abdest aldık kardan... İlk kez o'nu dalgın-dalgın bakarken o zaman gördüm... Sanki ömrünün yarısını tüketmişti... Yüzüne baktığımda ıslak gözlerini kaçırdı benden. Biçare bir şekilde otobüse yürüdük, ağır-ağır istemeyerek. Aradan iki yıldan biraz fazla zaman geçmişti... Ama biz bu arada hep görüşüyorduk. Asrın felaketi gelip çatmıştı...
Ve o' koca çınar eşi ve minik kızıyla enkaz altındaydı... Büyük bir hevesle sağ çıkmasını bekledik, sanki zaman durmuştu. Saatler saatleri kovalarken acı haberiyle irkildik, manasız gözlerle baktık ardından. Velakin o' büyük bir gururla şahadet mertebesine yürüyordu. Önünde yıllarını uğruna verdiği Başbuğ'u TÜRKEŞ, bir elinde eşi bir elinde çocuğuyla... HİLMİ ve SUAT adında iki evladını emanet bırakmıştı biz amcalarına. Hakkıyla sahip çıkabildik mi emanetlerine bilmiyorum, zannetmiyorum...
Her 17 Ağustos'ta bir boşluk hissederim yüreğimin bir köşesinde... Kıymetli METİN FEZA abim senin şahsında tüm deprem şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyorum... Ayrıca senin yan binanda seninle şahadet yoluna uğurladığım Yenimahalle Ülkü ocağında elimde büyüyen kardeşim KERİM TÜRK'ü de rahmetle yad ediyorum. Ruhunuz şad mekanınız cennet olsun....