HaberHendek.Com Reklamları HaberHendek.Com Reklamları HaberHendek.Com Reklamları HaberHendek.Com Reklamları
Prof. Dr. Mustafa Koç

Prof. Dr. Mustafa Koç

Beyin mi Beni Yoksa Ben mi Beyni Yönetiyorum

Yazar: Prof. Dr. Mustafa Koç
Tarih:
Okunma: 1405
Yorum: 0
Yazı Boyutu:
Paylaş:

Bağımlılığa sahip olan bireylerle yapılan çalışmalarda beyin dalgalarının farklı çalıştığına ilişkin bulgulara ulaşılmıştır. Bağımlı bireylerin Neurofeedback testi sonucuna göre Beta beyin dalgalarında yüksek düzeyde artış olurken, Alpha beyin dalgalarında ise azalma hatta bazı vakalarda hiç Alpha dalgasına rastlanmadığı bulunmuştur. Bu bağlamda bağımlılığa neden olan, bireylerin kullandıkları maddenin ya da maddelerin beyinde oluşturduğu rahatlamadır denilebilir. Bu rahatlamanın nedeni ise kullanılan madde ya da maddelerin beta beyin dalgasını düşürmesi alpha beyin dalgasını yükseltmesidir. Beta’nın (13-30) saniyede ortaya çıkan dalga sayısı 30’un üzerine çıkması sonucunda birey, kendisini gergin, huzursuz, kaygılı, stres ve baskı altında hisseder. Aynı zamanda kişi aşırı hassaslaşma sonucu tehdit altında hissetme ve bu durumla baş edebilmek için ise kendini sürekli önlem alma ihtiyacı içinde hissedebilir. Bir başka söylemle kişi sürekli bir savaştaymış gibi hisseder ve savunma durumuna geçer. Madde bağımlılığı olan bireyin de bu çerçevede değerlendirmek mümkündür. Sürekli olarak aşerdiği maddeye ulaşma yolları düşünen ve bu süreci engelleyecek faktörlerden kaçmak ve bu ihtiyacını karşılayacak kaynakları kovalamak bağımlı bireyin beta beyin dalgasını artırmaktadır. Bir benzetme yapılacak olursa kişi günü sanki bir sınavdaymış gibi yaşıyor denilebilir. Bu aşırı beta beyin dalgasının artışı kişiye huzur ve rahatlık hissi veren Alpha’nın (8-12) saniyede ortaya çıkan dalga sayısı 8’in altına düşmesine hatta bazı vakalarda sıfıra yaklaştırmaktadır.
Bu tablo Beta beyin dalgasının düzeyini düşüren ve Alpha beyin dalgasının düzeyini artıran maddeye ulaşma süreci uzadıkça daha da kötüleşmekte ve kişi madde yoksunluğu krizine girmektedir. Bağımlılığın ilk evrelerinde yüksek Beta dalgasını düşüren ve düşük Alpha dalgasını yükselten maddeye ulaşmanın verdiği hazzı elde etmek için aranan madde, daha sonra maddeye ulaşamamanın sonucu yaşanan yoksunluk krizlerinin verdiği acı ile baş etmek için aranmakta ve istenmektedir. Bu döngü, beyindeki Beta ve Alpha denesinin ve uyumunu bozar ve aynı zamanda bu döngü tablonun kronikleşmesine neden olmaktadır.
Bu döngü beyindeki Sensori Motor Ritim (SMR) dengesinin bozulmasına neden olur. Bu dengesizlik bireyin davranışlarının muhtemel sonuçlarını düşünmeden davranmasına yol açabilmektedir. Bu bireyin davranışları anormalliğin unsurlarından hemen hemen hepsini karşılamaktadır. Öngörülemezlik ve kontrol kaybı, bu kişilerin ne zaman ne yapacağını tahmin etmek neredeyse mümkün değildir. Tahmin edilemeyen ya da ne yapacağı öngörülmeyen bir kişi ile baş edebilmenin tek yolu o kişiden uzaklaşmaktır. Bu durum bağımlı olan kişinin süreç içinde izole bir hayat sürmesine neden olmaktadır. Yalnızlığın verdiği acı ile baş edebilmek için en işlevsel yol kendisi gibi olanlarla birlikte zaman geçirmektir. Biyolojik bir nedenle başlayan bu sürece bir de psiko-sosyal faktörler eşlik edince durum içinden çıkılmaz bir hale gelmektedir. Sonuçta kişi, yerine ve zamanına uygun olmayan, ahlaki standartlara ters düşen, mantıksız, dış gözlemcilerde rahatsızlık yaratan davranışlar sergilemeye başlar. Nihai aşamada kişi, sevmeyi, çalışmayı, diğer insanlarla yapıcı iletişim kurmayı bırakmış uyumsuz bir kişiye dönüşebilmektedir.
Beta, alpha ve SMR beyin dalgalarındaki bu orantısızlığın bir sonucu olarak bireyde uyku öncesi aktif olan Theta ve derin uyku dalgası olan Delta beyin dalgalarının da hastalıklı bir hal almasına neden olabilmektedir. Uyku öncesi aktif olan Theta dalgası, kişinin hayal kurmasını ve yaratıcılığını zenginleştiren bir zaman dilimi sağlar. Delta dalgası ise derin ve dinlendirici bir uyku sağlar. Theta ve Delta beyin dalgalarında bu dengesizlik ve bozulmalar sonucu uyku, bağımlı olan kişiyi dinlendirme yerine yormaya başlar. Bu sürece bir de beslenmedeki düzensizlik eşlik edince artık tablo tamamlanmış bütünün eksik parçalar bir araya gelmiştir denilebilir. Bu birey, biyolojik olarak çökmüş, sosyal olarak dışlanmış ve beyin olarak da iflas etmiş olarak tanımlanabilir. Artık beyin bilişsel, duygusal ve davranışsal boyutlarda yönetimi ele almıştır.
Bu süreçten çıkmanın yolu, zor, uzun, sıkıntılı ve bir çok faktörün yerine gelmesine bağlıdır, fakat imkânsız değildir. Hiçbir uyarıcı ya da faktör sağlam bir iradeden daha güçlü değildir. Sağlam bir iradeye sahip olmak için o an nefsinizin istediğini yapmamakla değil nefsinize zor olan şeyi ısrarla yapmakla mümkün olur. Sorumluluklarını yerine getirmek hoşa giden şeyleri yapmamak değil, ısrarla sorumluklarını yapmaya devem etmekle irade güçlenir. Bu gün işe gitmedim ama maddeyi de almayı engelleyebildim değil, doğru olan, maddeyi almayı işe giderek engellemek ve bunu benzer eylemlerle zenginleştirmektir. Eminim bunlar mantıklı tavsiyeler ya da tam tersi olarak algılayanlar olacaktır. Amacım, kendisini, geleceğini ve etkileşimde olduğu herkesi kullandığı maddeye köle yapan fakat özgürleşmenin eşiğinde olanlara bir katkı olur diye yazıyorum.
Yardım bizde fakat bizden değildir…….

Yorumlar

Lütfen aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
  • Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
  • Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
  • Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
  • Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
  • Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
  • Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.