Prof. Dr. Mustafa Koç
Beklenti zengini fakirler
Her insan kendisini sonraki kuşaklarla karşılaştırır ve bir takım sonuçlara varır. Genellikle kendisinden sonraki kuşak(ların) daha şanslı ve avantajlı olduğu sonucuna ulaşır. Bu süreçte şimdi ki kuşakların sahip olduğu fakat kendisinin sahip olmadığı imkânlardan, şartlardan, ortamlardan ve tutumları referans alarak kendisine bir haklılık payı çıkartmaktadır. Bu doğrudur fakat her kazanımın mutlaka bir bedeli vardır. Bu çağda yaşayan insanların sahip olduğu imkânlar onlara aynı zamanda bedel hatta bedeller ödetmektedir. Bu bedellerin ne olduğunu tartışmak değildir amacım fakat birkaç şey söylemeden de geçmek istemiyorum Bu bedeller; sosyal mirasımız hızlı bir şekilde tükenmektedir, insanlar daha mutsuz, yalnız, doyumsuz ve hem kendisine hem de başkasına daha olumsuz duygular içindedir.
Esas soru bu çağın insanı nasıl bu noktaya geldiğidir. Bir çok faktör ya da neden söylenebilir. Benim burada ele alacağım ve uzun yıllardır gözlediğim hatta insanların mutlu, huzurlu, kanaatkar ve hem kendi hem de başkasına ilişkin daha olumlu tutum geliştirmesine katkı sağlayacak olan bir faktörden bahsetmek istiyorum. Bu faktör beklentilerimizdir.Beklentilerimiz bizim bir anlamda yaşam tarzımızı belirlemektedir. Bu bazen farkında olduğumuz bazen ise hata çoğu zaman farkında olmadan ilerleyen bir süreçtir. Beklentilerimiz; yetiştirme şartlarından, benlik yapımızdan, korkularımızdan, ihtiyaçlarımızdan, özlemlerimizden vb. bir çok faktörden etkilenmektedir. Bu uzun süre boyunca oluşan ve bir anlamda otomatikleşen bir durumdur.
Bu bağlamda insanları ve davranışlarını değerlendirdiğimizde beklentilerin ne kadar belirleyici olduğunu görmek mümkündür. Beklentileri yüzünden kendilik algısı olumsuz olmakta, insanlar arası ilişkileri bozulmakta ve geçmişi kabullenmesi zorlanmaktadır. Bu insanın şimdi ve burada hem geçmişi hem de geleceği yaşaması zorlanmakta bazen geçmişe bezende geleceğe odaklaşarakyorgunluklar, tutarsızlıklar ve aşırı hassaslaşma yaşayarakişlevselliği bozulmaktadır. Bu insanla konuştuğunuzda şunu fark dersiniz ki bir çokşeye sahiptir fakat mutsuzdur. Neden? Çünkü o beklenti zengini fakir bir insandır. Biliyoruz ki esas zenginlik haddimizi aşmadan, canavarlaşmadan, her şey bizim ve her şeyin en iyi bizim olsun diye bir beklentiye girmeden sahip olduklarını şükrünü bilmektir. Esas fakirlik ise tam bunun tersidir. O yüzden bu insanları ifade etmek için kullanılabilecek en güzelifade “ Beklenti Zengini Fakirler” dir. Zengin olmak istiyorsanız sahip olduklarınız için şükredin ve beklentilerinizi yeniden gözden geçirin. Ancak o zaman kaybettiğimiz sosyal mirasımızı, birbirimize olan güvenimizi, komşuluğumuz, paylaşmayı, iletişimi, sorumluluk almayı başararak huzur bulabilir ve böylece mutlu insan olabilmeyi başarabiliriz. Çünkü huzur sevebilmek, çalışabilmek ve diğer insanlarla yapıcı iletişim kurabilmektir.
Esas soru bu çağın insanı nasıl bu noktaya geldiğidir. Bir çok faktör ya da neden söylenebilir. Benim burada ele alacağım ve uzun yıllardır gözlediğim hatta insanların mutlu, huzurlu, kanaatkar ve hem kendi hem de başkasına ilişkin daha olumlu tutum geliştirmesine katkı sağlayacak olan bir faktörden bahsetmek istiyorum. Bu faktör beklentilerimizdir.Beklentilerimiz bizim bir anlamda yaşam tarzımızı belirlemektedir. Bu bazen farkında olduğumuz bazen ise hata çoğu zaman farkında olmadan ilerleyen bir süreçtir. Beklentilerimiz; yetiştirme şartlarından, benlik yapımızdan, korkularımızdan, ihtiyaçlarımızdan, özlemlerimizden vb. bir çok faktörden etkilenmektedir. Bu uzun süre boyunca oluşan ve bir anlamda otomatikleşen bir durumdur.
Bu bağlamda insanları ve davranışlarını değerlendirdiğimizde beklentilerin ne kadar belirleyici olduğunu görmek mümkündür. Beklentileri yüzünden kendilik algısı olumsuz olmakta, insanlar arası ilişkileri bozulmakta ve geçmişi kabullenmesi zorlanmaktadır. Bu insanın şimdi ve burada hem geçmişi hem de geleceği yaşaması zorlanmakta bazen geçmişe bezende geleceğe odaklaşarakyorgunluklar, tutarsızlıklar ve aşırı hassaslaşma yaşayarakişlevselliği bozulmaktadır. Bu insanla konuştuğunuzda şunu fark dersiniz ki bir çokşeye sahiptir fakat mutsuzdur. Neden? Çünkü o beklenti zengini fakir bir insandır. Biliyoruz ki esas zenginlik haddimizi aşmadan, canavarlaşmadan, her şey bizim ve her şeyin en iyi bizim olsun diye bir beklentiye girmeden sahip olduklarını şükrünü bilmektir. Esas fakirlik ise tam bunun tersidir. O yüzden bu insanları ifade etmek için kullanılabilecek en güzelifade “ Beklenti Zengini Fakirler” dir. Zengin olmak istiyorsanız sahip olduklarınız için şükredin ve beklentilerinizi yeniden gözden geçirin. Ancak o zaman kaybettiğimiz sosyal mirasımızı, birbirimize olan güvenimizi, komşuluğumuz, paylaşmayı, iletişimi, sorumluluk almayı başararak huzur bulabilir ve böylece mutlu insan olabilmeyi başarabiliriz. Çünkü huzur sevebilmek, çalışabilmek ve diğer insanlarla yapıcı iletişim kurabilmektir.