Prof. Dr. Mustafa Koç

Akran Zorbalığı; Beyni “Radara” Zihni “Yazara” Bedeni “Ambara” Dönüştürme

Yazar: Prof. Dr. Mustafa Koç
Tarih:
Okunma: 5465
Yorum:
Yazı Boyutu: a - a - a - a
Paylaş:

Akran zorbalığı, isteyerek, tekrarlı bir şekilde ve zarar verici düzeyde güçlü olanın zayıf olanın, zihnine, ruhuna ve bedenine zarar verecek şekilde davranmasıdır. Bir anlamda akran zorbalığı yapanlar zorbalık yaptığı kişiyi her saniye, her dakika, her saat, her gün, her ay ve her yıl “duygusal” olarak öldürmesi ve bu bağlamda da akran zorbalığı yapan kişi de “duygusal katildir” denilebilir. Akran zorbalığına uğramak o kadar zor bir yaşantıdır ki; zihin hikâye yazmaya, ruh nefessiz kalmaya ve beden ise konuşarak isyan etmeye başlar. Artık yenilik arayışı içinde olacak olan beyin “radara”, keşfetmek için çalışacak olan zihin “yazara” ve eylemler içinde olması gereken beden ise “ambara” dönüşür. Zarar verme fiziksel, sözel, duygusal ve sosyal olabilir. Bir çocuk bunlardan birine bir kaçına ya da hepsine maruz kalabilir.

Akran zorbalığına daha çok sessiz, sakin, akademik olarak istenen düzeyde olmayan, özgüven duygusu düşük, içine kapanık, hayır diyemeyen, boyun eğen çocuklardır. Bir de bu çocukların özellikle sosyal destek sistemlerinden aile desteği olmadığı bilinen çocuklar zorbalık potansiyeli olanların hedefindedir. Bununla birlikte akran zorbalığına maruz kalan çocukların kaygılı bağlanma tarzına sahip oldukları bulunmuştur. Kaygılı bağlanma tarzına sahip olanların söylediği şarkı “gitmek mi zor kalmak mı zor” ne gidebilirler ne kalabilirler. Bu bağlanma tarzına sahip olan çocukların genellikle ebeveyn tutumlarının tutarsız olduğu bilinmektedir. Bir gün onaylayan başka bir gün aynı davranışı cezalandıran bir döngü, ebeveynlerden birinin evet dediğine diğerinin hayır dediği bir örüntü genelde bu tarzın oluşmasına yol açabilmektedir. Ne yapacağını bilmeden bir anlamda felç olan çocuğun yağacağı en şey hiçbir şey yapmamak, yapılan şey ise istenen şeydir, istediği şey değildir. Bu çocuklar mantıksal beyin bölgesini olabildiğince aktifleştirip duygusal beyni ise olabildiğince bastırmak durumunda kalabilir. Ona yapılan ve ondan istenen her şeyi bir gerekçe ile açıklayarak akla uygun hale getirmesi, hissettikleri geride tutmak için sürekli bir açıklamaya ihtiyaç duyar. Bir şey hissetmez gibidir fakat hissettiklerinin içine boğulmuş gibidir. “Hisseder fakat baş edemez”

Akran zorbalığı yapan çocuklarda ise, haz erteleme düzeyi düşüktür, düşünmeden davranma, yapacağı davranışın diğer insanlar üzerine oluşturacağı duygusal etkileri bilmeden davranır.  Bağlanma tarzları kaçıngan bağlanma tarzıdır. Kaçıngan bağlanma tarzının oluşmasına ağırlıklı olarak umursamaz, kayıtsız ve ihmalkâr ebeveyn tutumlarının yol açtığı söylenebilir. Bu tarz ile yetişen çocuklar duygulardan yoksun olarak büyür ya da duygusal yeterliğe ulaşacak doğru gelişimsel deneyimlerden mahrum kalırlar. Duyguların ihmal edildiği her türlü etkileşim ya yüzeyseldir ya da çatışamaya zemin hazırlar. Çünkü, insanın kendini anlaşılmış, onaylanmış, kabul edilmiş ve değerli hissetmesi yanında var olması birey olması kendi olması ancak duyguların aracılığı ile olabilir. Bir anlamda bu beceriden yoksun bireyler ne yaptığını bilen fakat yaptığı şeyin sonuçları hakkında düşünmeyen ve özellikle hiçbir duygu hissetmeyen bir robot gibidir denilebilir. Bu bireylerin düşük eylem deri iletkenliği, düşük kalp atım hızı ve frontal bölgede aktivite yavaşlamasına de sahip oldukları ya da bu özelliklere sahip olanların akran zorbalığı yapabilecek potansiyelde olduğu söylenebilir. Bir anlamda bu potansiyele sahip çocuklar motor gücü artırılmış fren sistemi zayıflatılmış bir arabaya benzetilebilir! “Baş eder fakat hissedemez”

Zorbalık davranışını ortaya çıkaran diğer faktörler sınıftaki öğrenci sayısı, sınıf yönetiminin niteliği, öğretmenlerin öğrenciler ile iletişimi, öğretmenlerin zaman zaman akademik davranışları henüz istenen düzeyde olmayan öğrencilere ilişkin etiketlemeleri, etkinlik alanlarının ve etkinliklerin sınırlılığı, öğrenci, öğretmen ve öğretmen etkileşimi vb. durumlar da bu davranışı ortaya çıkarabilmektedir.

Önlemek için:

  1. Çocuğun hangi bağlanma tarzına sahip olduğunu bilmek gerekir. Kaygılı bağlanma “kurban”, kaçıngan bağlanma “zorba” adayıdır.
  2. Akademik davranışlarda meydana gelecek değişmeler (düşüşler) çocuğun ruh sağlığını en temel göstergesidir. Akademik davranışlardaki bu değişimi akademik görevlerle açıklamak yerine öncelikle bilişsel ve özellikle duygusal düzeyde nelerin olduğunu anlamaya çalışmak önemlidir.
  3. Çocuğun özellikle gelişimsel geçiş dönemlerinde yaşayabileceği krizler olsun okulda ya da sosyal yaşamda yaşayacağı durumları ebeveynleri ile paylaşacağını bilerek bu sürece hazırlanması önemlidir.
  4. Çocuklarda meydana gelen daha önce yaptığı fakat artık yapmadığı hatta yapmaktan kaçtığı ya da kaçındığı davranışalar ile daha hiç yapmadığı fakat yapmaya başladığı davranışalar uyum sürecinde bir bozulmanın göstergesi olabilir. Çok sevdiği ve her gün bahsettiği bir arkadaşında hiç bahsetmemesi, bahsedildiğinde ise kaçması, daha sık banyo yapması, banyoda uzun kalması, okula gitmede isteksizlik, eve kapanma vb.
  5. Yukarıda ifade edilen davranışsal dışavurumlar ortaya çıkar çıkmaz çocukla hemen konuşulmalı, ne yaşandı, nasıl yaşandı, ne zamandır yaşanıyor ve çocuk bu durumlarla nasıl baş ediyor gibi durumların belirlenmesi gerekir.
  6. Okul, aileler, öğretmenler diğer paydaşların da sürecin içinde olabileceği “okulda akran zorbalığına sıfır tolerans” programı bağlamında sürecin başlatılması ve okul çocukların aidiyet duygusu ile bağlandığı bir yer olsun ki orada hem kendini hem de başkalarını tanıma ve kabullenme fırsatı bulsun. Böyle bir ortamda çocuğun akademik davranışlarında istenen sonuca zaten ulaşılır. Hem kendi ile hem de başkaları ile barışma ve farklıkları kabullenme ve onlarla birlikte yaşamanın huzuruna ulaşır. Sanırım ihtiyaç duyduğumuz en temel beceri de bu olsa gerek!

Yorumlar

Lütfen aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
  • Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
  • Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
  • Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
  • Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
  • Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
  • Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.