Yaşar Aygüneş
09 ŞUBAT 1969
Siyasi partiler ülkesine ve milletine hizmet amaçlı kurulur. “Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır” atasözü misali bu hizmet anlayışları farklılık gösterebilir. Ve bu farklılıklar partilerin tüzüklerinde azda olsa görülür. Ülkemizde de bu amaç doğrultusunda kurulan onlarca parti vardır.
Lakin bu onlarca siyasi partilerin içinde bir tanesi tüm bu söylediklerimizin aksine bir varoluş sebebiyle diğerlerinden ayrılır. 09 Şubat 1969 yılında kurulan Milliyetçi Hareket Partisi parti tüzüğünden ziyade kuruluş gerekçesi ve siyasi duruşu ile hep diğerlerinden farklıdır. Bu farklılığı kısaca anlatmaya çalışacağım. Ve eminim ki benim anlattıklarım “devede kulak “ misali kalacaktır.
Kuruluş gayesi Türk-İslam ülküsü, İ'lây-ı Kelimetullah Nizam-ı Alem olan MHP, 1969’da Adana’da yapılan kongreyle Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin adını değiştirerek, Milliyetçi Hareket Partisi yaptı. Genel başkanlığına Türk’ün son Başbuğu Alparslan TÜRKEŞ getirildi. Büyük kongreden sonra partinin logosu üç hilal olarak değiştirildi. MHP’nin gençlik kolları olan ve şu an faaliyetlerine devam eden Ülkü Ocakları için Hilal içinde bozkurt amblemi üzerinde karar kılındı. Böylece, Milliyetçi Hareket Partisi’nin tarihi serüveni başlamış oldu.
Yaklaşık 5500 ülkücü 1970'lerdeki çatışmalarda sol görüşlü Komünistler tarafından şehit edildi.
Ankara’da Öğretmen Okulu öğrencisi Ülkücü Ertuğrul Dursun Önkuzu’nun 3 gün boyunca işkence edildikten sonra 23 Kasım 1970 tarihinde şehit edilmesi,Ülkücü gazeteci, yazar ve milletvekili İlhan Darendelioğlu, milletvekili ve dillere destan Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak ve MHP İstanbul İl Başkanı Recep Haşatlı ve oğlu Komünist örgütlerin düzenlediği saldırılarda şehit düşürülmesiyle birlikte Türkiye’de hem siyaset hem de gençlik meydanları hareketlenmeye başladı. Bu hareketlilik aslında Rus ajanlarının ve yerli işbirlikçilerinin Türkiye’yi ele geçirme emellerinin karşısında Ülkücü gençliği bulmasıdır. Güzel ülkemizin çeşitli yerlerine Rusya’nın sembolü olan orak-çekiç bayrak asılması bu tezimizi doğrulamaktadır.
Kuruluş amacı dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman Türk’ün varlığını ve hürlüğünü teminat altına almak olan Milliyetçi Ülkücü Hareket 70’li yıllarda binlerce gencini bu uğurda feda etmiştir. 70’li yıllarda bu ülkenin rejimi değişmedi ise bunun tek sebebi Ülkücü gençlik ve Başbuğlarıdır.
Ve ABD’nin ajanları ile gerçekleştirdiği 12 Eylül darbesinin de en mağduru yine milliyetçi ülkücü hareket olmuştur. 9 yiğidi yağlı urganda asılarak şehit edilen ülkücü hareketin Başbuğları ve yüzlerce teşkilat başkanları günlerce işkencelere uğratılmışlardır. Fakat Türk milletinin teminatı olan Milliyetçi Ülkücü hareket tüm engellemelere rağmen çığ gibi büyümüştür. İçinde ki makam ve mevki sevdalılarına ANAP tarafından verilen bakanlık, vekillik gibi makamlarda ülkücü hareketin büyümesine engel olamamıştır.
Zaten amacı dünyevi makamlar olmayan bu kutsal dava her dönem milletimizin teveccühünü almıştır. Bu ayak oyunları ve transferler milliyetçi ülkücü hareketi engellemeye yetmemiş ve Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ’in önderliğinde büyümeye devam etmiştir. Bu dönemlerde Başbuğun söylediği “sandıktan bize bir oy çıkmasa da Türk’lük ve İslam davamızdan vazgeçecek değiliz” sözü ülkücüleri davalarına sadakata yetmiştir. Fakat arada çürük elmalar hep var olmuştur. Nihayet 1991 seçimleri sonrası oynanan bir oyunla M. Yazıcıoğlu ve altı arkadaşı MHP’den ayrılarak yeni bir parti kurmuşlar. Milliyetçi Ülkücü hareketin içine serpilen nifak tohumları bir türlü temizlenememiş gerek makam gerek muhalif anlayışla bu Allah davası sürekli ihanete uğramıştır.
1997 yılında hakkın rahmetine kavuşan Türk’ün son Başbuğu Alparslan TÜRKEŞ beyden sonrada ve hatta günümüzde de bu ihanetlere ve satmalara sıkça rastlıyoruz.
Bir siyasi partiden ziyade olan Milliyetçi Ülkücü Hareket tüm bu ihanet ve satışların inadına vatanından ve milletinden yana olmaya devam etmiştir. 15 Temmuz FETO darbe girişiminde ve sonrasında önce ülkem diyen duruşuna defalarca kez şahit olmuşuzdur. Hatta milliyetçi ülkücü hareketin lideri sn. Devlet BAHÇELİ beyin “"12 Eylül'de bizim çocuklar kazanmıştı demişlerdi. Çok şükür 15 Temmuz'da onların gayri meşru çocukları kaybetmiştir" sözü milliyetçi hareketin olaylara ne kadar vakıf olduğunu göstermeye yeterlidir. İhanet şebekelerinin ve satış uzmanlarının tüm çabalarına rağmen MHP Türk milletinin gözündeki değerini hep korumuş hatta yükseltmiştir.
“Siz büyük Türkiye'yi gerçekleştirecek olan Ülkücüler! ! !
Siz Oğuzların, Kür Şadların, Alparslanların, Fatihlerin, Yavuzların, Abdülhamidlerin, Yunus Emrelerin, Mevlanaların, Hacı Bektaşların, Sütçü İmamların, Dilşad Sultanların, Nene Hatunların, Gevher Nesibelerin, Malhun Hatunların torunları olan Ülkücüler;
'Gafillerin ardında Allah'ı anan; kaçanların ardında vuruşan, ölüler arasında diri olan gibidir.' Kutlu Peygamber sözünün muhatabı olmak için çalışın.
Yolunuz açık olsun. Cenab-ı Allah, taşıyamayacağımız yükü omuzlarımıza yüklemesin. Yüce Yaradan kendi dini için gayret eden herkese yardım etsin.” ( Arif Nihat ASYA)
Ellinci kuruluş yıl dönümünü bu günlerde kutlamaya hazırlanan Türk’ün son kalesi MHP’ye nice elli yıllar diliyorum.
Sağ kalın sağlıcakla kalın…