Yazı; Duygu ve düşüncelerin beyindeki fotoğrafıdır. Hepimiz bir yerlerde mutlaka bir konferansı veya bir konuşmacıyı dinlemişizdir. Konuşulanların çoğu aklımızda kalmaz oysa yazılanlar yerli yerinde durur. Yani “söz uçar yazı kalır” özdeyişi de boşa söylenmemiştir
Yüzyıllar geçmesine rağmen Mevlana Mesnevi’yi ve diğer eserlerini yazmasaydı, Mevlana’yı nasıl anlayacaktık! Neden böyle olur? Neden bir insan durduk yere yazmak ister? Neden yazamayan birisi delirir? Bilinmez. Belki de neden insanın kendisidir. Kendi nedenine bir cevap bulmak için yazar. Enlemlerin ve boylamların arasına sıkıştırılmış dünyada nereye denk düştüğünü merak eder. Derdine bir çare, aşkına bir maşuk, kendine bir ben bulmak ister. Sözcüklerin gelip neden kendisini bulduğunu, içindeki kapıyı çalan elin kime ait olduğunu, ilham dediği gizemin sırrını bilmek ister. Bilemezse delirir. Belki de bu yüzden Sait Faik, yazmasam delirecektim der.
Yazmak, hayatın anlamını, var oluşunun aslını, ilahi aşkı bulmak için bir yol’dur. Her yol’da olduğu gibi burada insanın aradığı şey kendisidir. Ne yola çıkmak, ne yolun sonunda bir yere varmak önemlidir. Aslolan harfler, sözcükler ve onların arasındaki boşluklardır. Yazar bunu gördüğünde, işte o zaman içindeki kapıyı biraz olsun aralamış olur. Yolu yürüyenin aynadaki aksi, kalemi elinde tutan kişinin gölgesi olduğunu bilir.
Evet, bir insan neden yazar?
Zamanın mevsimlere, ayların günlere, günlerin saatlere bölündüğü bir dünyada neden yazmak ister?
Belki de içindeki “saatleri ayarlamak isteyen adam”a daha fazla söz geçiremediği için. Kim bilir…
Karşınızdakinin gözünün İçine baka baka yazmaya başlarsınız, kalem kalbiniz olur, kağıt da beyniniz… O kağıdı hiç atmazsınız, hep sizle birliktedir. Neden yazarlar ölene kadar yazarlar?.. Sizce yazarlığı bırakan bir yazar var mıdır? Her insan mesleğinden vazgeçebilir ama bir yazar asla yazmayı bırakmaz. Siz fark etmeseniz de, o sürekli yazar, yazamayacağı duruma geldiğinde dahi… Siz onu yaşlı bir bunak olarak, sabit bakışlarla öylesine dünyadan habersiz sallanan sandalyesinde oturur gördüğünüz anda bile, o hala yazıyordur… Ve son ana kadar da devam eder yazmaya. Kalem ya da klavye kullanmasa bile. Selam ve dua ile..
Yazan: Nuray Aydın İlgüz