Bir defa Sayın İrfan Püsküllü’nün, AK Parti’den ayrılarak, başka bir partiden aday olması değildir mesele.
Kendi tercihidir, demokratik hakkıdır, saygı duymak lazım ama mesele başka…
Mesele, “AK Parti’nin neferiyim” dedikten sonra; AK Parti’den ayrılarak, başka bir partiye geçmesidir.
Örneğin; 5 yıl niye bekledin, çırak çıkartıldığın 2019’da yapsaydın bu hamleyi demezler mi adama.
Dahası geçen yaz, Sayın Ali İnci, AK Parti’nin adayı olarak İrfan Püsküllü’yü ilan etmemiş miydi?
Peki, AK Parti İl Başkan Yardımcılığı görevinden istifa ettiğinde, neden AK Parti’den aday adayı olmaya bile tenezzül etmedi?
2019’da kendisini aday göstermeyen AK Parti’ye duyduğu öfke ya da güvensizlikten midir acaba?
Şayet böyleyse; Kafasına acayip taktığı isimler arasında karar vericiler olan Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Devlet Bahçeli'de var mıdır?
Bir başka mesele ise; AK Parti İl Yönetimi’nde görev almasının tek nedeni, söylendiği üzere; İl Başkanı Sayın Yunus Tever ile olan yakın dostluğu mudur?
Bir başka değişle, “lider, dava, parti” gibi kavramların, İrfan Püsküllü için bir şey ifade etmediğini, en değer verdiği kavramın “Makam-mevki” olduğunu söylemek mümkün. Yani arkadaşı çağırırsa yönetici, başkası çağırırsa aday, neticesi de; BBP
Sorsan onlardan büyük dava adamı, onlardan fazla Erdoğan sevgisi yaşayan yoktur.
Köşe başlarını tutanlardan bahsediyorum.
“Reis” çığırtkanlığı yaparlar; Evlerine, işyerlerine boy boy afişler asarlar, sanırsın lidere duydukları aşktan.
İşlerine gelmeyince, istedikleri olmayınca Genel Merkezi bile topa tutarlar, alttan her türlü iş çevirirler.
Utanmasalar, Püsküllü’ye “Git BBP’den aday ol” diyenin Sayın Erdoğan olduğunu bile söyleyecekler.
Sayın Püsküllü’nün yakınındakilere bakın, ona güzellemeler yapan, hatta AK Parti’den ayrılışına “Ne ihaneti kardeşim, olur böyle şeyler” diye kılıf hazırlayanlara bakın, ne demek istediğim anlaşılacaktır.
Toplumumuzda buna ahbap-çavuş ilişkileri denir ki; Yaşanan tamda budur.
Şüphesiz, AK Parti seçmeni yine büyük resmi görecektir. Cumhur İttifakı’nın ne anlam ifade ettiğini ahbap-çavuşlar anlamasa da olur.
SERKAN KÖSE