Kendim gibi olan görme engellilerin hayatlarına nasıl dokunduğumu dilim döndüğü kadar anlatacağım. Öncelikle kendimden biraz bahsetmek istiyorum. Sakarya iline bağlı Hendek ilçesinde 1991 yılında iki çocuklu bir ailenin büyük oğlu olarak dünyaya geldim. Dünyaya gelmemle birlikte hayat mücadelem başladı. 6 aylıkken görme engelli olduğumu anlayan ailem o doktor bu doktor beni gezdirmişler ancak ne kadar gezdirirseler gezdirsinler sonuç her zaman aynı oldu. Yaşım ilerledikçe görmediğimi daha iyi anlıyordum.
Daha küçük yaşlarda ailemden ayrı kalıp okumak için ailemden uzak memlekete gitmek zorundaydım. Nihayet okul yıllarım başladı. ben ailemden uzak bir memlekette tek başına hayata tutunmaya çalışıyordum . İlkokul, ortaokul dönemlerinde okurken şunu iyi anladım; eğitim bir görme engelli için ne denli önemliyse bağımsızlık da bir görme engelli için o denli önemliydi. Ben en azından o şekilde düşünüyordum. O yıllarda ve eğitimimden daha çok önem verdiğim bağımsız bir birey olarak kendimi yetiştirmeye çalışmaktı. Benim için bağımsızlık önemli bir etken olmuştu ve yine o yıllarda teknolojiye karşı ilgim artarak devam ediyordu. Adeta teknoloji için bir mücadele içine daha çocukluk yıllarında girmiştim. Eskiden küçük kasetçalarlar vardı. Bunları sökerek içinden çıkan parçaları inceliyordum o dönem de bilgisayarlara karşı bir ilgi de uyanmaya başladım. En çok da bilgisayarlar nasıl olurda bizlerin yapmak istediğini kolay bir şekilde gerçekleştirir düşüncesi benim zihnimi meşgul ediyordu. Hiç unutmam okul yıllarında İngilizce bir ekran okuyucusunu alıp bir cd yaptırdım.Hocama okul bitince memlekete geldiğimde hemen eski tüplü monitör bir de eski bir kasa bularak bu ekran okuyucusunu kurmuştum. Evde kendime bir yer yaparak önce bu bilgisayarı güzel bir parçalarına ayırıp bilgisayar içindeki parçalar hakkında bilgi edinmek için kurcalamaya başladım. Söküp içindeki parçaları tek tek kablolarla birlikte söküp tekrar takıyordum tabi bu sırada lise yıllarımdaydım.Lisede ilkokulda öğrendiğim bağımsızlıkla ilgili deneyim ve bilgilerimle fazla bir zorluk çekmedim.Ne yazık ki lise yıllarım fazla uzun sürmemişti. Gerekçe ise liseye gittiğim yıllarda lisedeki hocalarımızın bilinçsizliği liseyi bitiremeden lise yıllarımın bitmesini sağladı. Buna bağlı olarak eğitim düzeyinde büyük eksiklikler vardı. Liseye giden bir görme engelliye nasıl davranılacağından tutunda onunla nasıl ders işleneceğini bilmeyen hocalar .Onu sınıf içerisinde nasıl küçük düşürürüz ;arkadaşları arasında şunu şöyle yaparsak bu küçük düşermi diye düşünemeyen bir okul yönetimi ve öğretmen kadrosu vardı. Acı ama gerçek.Gitmiş olduğum lisenin yönetimi engellilerle ilgili hiçbir bilgiye sahip değildi ve oldukça bilinçsiz davranıyorlardı. Bu da benim okuma isteğimi kırarak liseden ayrılmama sebep oldu. Ancak benim için hayat devam ediyordu.Çünkü önümde daha yaşayacağım güzel yıllar vardı .Bunun bilinciyle Kuran kursuna gitmeye karar verdim. Yaşadığım yerde yatılı bir Kuran kursuna giderek yazıldım. İlkokul yıllarından tecrübem vardı yatılı ortamlara. Bir yandan da açıköğretim liseye yazılarak sınavlara hazırlanıp liseye tekrar açıköğretimden devam ediyordum. Kurs bana çok şeyler kattı. Orada maneviyatımı ve çocukluk yıllarında babaannemin bana öğrettiği duaları ve bilgileri tekrar tazeleme fırsatı buldum. Kursta geçirdiğim güzel günleri kurs hocalarıma borçluyum. Çünkü onlar benim bir şeyler öğrenmem için çaba sarf ediyorlardı.Aman sen görmüyorsun otur bir kenarda asla demediler.Bana öğretebilecekleri bilgileri duaları ezberletirdiler. Bunun içinde ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştılar. Nihayet kursta geçirdiğim bir yıl doldu. Lise açıktan devam ediyordu. Ben yine köye ailemin yanına döndüm ve kendime uğraşacak bir şeyler arayışına girdim. Benim için teknoloji vazgeçilmez bir tutkuydu.Bu istek ve azim benim çocukluğumdan beri aklımın bir köşesindeydi. Şimdi tam zamanı diyerek babama bir bilgisayar aldırdım.Artık bana eski bilgisayar yetmez oldu o bilgisayarı söküyordum ,takıyordum. İçindeki parçaları ezberliyordum. Kısacası ben bilgisayar sökmeyi de takmayı da o eski bilgisayar üzerinden öğrenmiştim .Nihayet babam bana bir bilgisayar almıştı.Ben İngilizce olan ekran okuyucusunu o yeni bilgisayara kurdum . Önceleri İngilizceden bir şey anlamazdım ancak zamanla kulak aşinası oldum. Artık yarı Türkçe olan yarı İngilizce olan bu ekran okuyucusunu anlamaya başladım. Öncelikle program yapmayı öğrenmeliydim. Bunun için ne gerekiyorsa yaptım.Makaleler bulup okuyordum yada okutuyordum. Bunlardan kendim bir şeyler öğrenerek deniyordum.İlk olarak program yüklemeyi ve kaldırmayı öğrendim.Ardından program paketi hazırlamayı falan derken artık Türkçe bir ekran okuyucusuna ihtiyacım olduğunu anladım. Bunun için ilkokul arkadaşlarımla görüşerek bunu nasıl temin edebiliriz falan konuşuyorduk.Bir gün derneğin bir tanesinde otururken bir görme engelli arkadaş bende Türkçe ekran okuyucusu var ancak parayla satarım değince ben ondan bu programı almaktan vazgeçtim. Orada ona bir gün Rabbim nasip ederse bu para alma işlerini kökten kaldıracağım, bu insanların ihtiyaçlarını kendileri yapabilecek düzeye getireceğim dedim. Orada o da çok beklersin dedi. Yine bir gün evde bilgisayar başında oturduğum sırada çocukluk yıllarından bir arkadaşım aradı;
"Yusuf Türkçe bir ekran okuyucusu arıyormuşsun ben sana bunları göndereyim kardeşim istersen kargo bedelini ödersen gönderirim "dedi .Ben de :"Kardeş gönder ben kargo bedelini karşılarım" dedim. Hemen bir cd hazırlamış ve kargoya vermiş arkadaş sağ olsun. Gerçekten hazine bulmuş gibi sevinmiştim arkadaşlar . Çünkü o yıllarda bilgisayarlar fazla görme engelliler arasında yaygın değildi .O zamanlar bilgisayarı olabilen şanslı olmayansa nasıl edine bilirim diye düşünüyordu . Hadi bilgisayarı bir şekilde bulan buluyordu ama sonra ekran okuyucusuna bir avuç dolusu para döküyorlardı. Bu biz görme engelliler için ciddi bir mesele idi .Çünkü bilgisayara erişmek nasıl sorun ise ekran okuyucusunu bulmak da bir o kadar sorun haline gele biliyordu. Bana kargo gelince hemen eski ekran okuyucusunu bilgisayardan kaldırıp yenisini bilgisayara kurdum. Çok harika çalışıyordu. İnsanlar buna erişmek için bir avuç dolusu para döküyorlardı ama sonuçta bilgisayarın başına bir şeyler geldiğinde tekrar sar başa oluyordu. Yine elleri ceplerine giriyor yine paraları gidiyordu. Bu olaylar cep telefonu kullanıcıları içinde aynıydı.Bir ekran okuyucusu için avuç dolusu para döküyorlardı.Ancak telefonlar yine bozuluyorlardı. Bir şeyleri eksik yapıp insanları kendilerine mecbur bırakanlarda yine bizim gibi görme engelli olan arkadaşlarımızdı.Program kurmayı bir şekilde öğrenenler bu işi bilmeyenlerin sırtından güzel paralar kazanıyorlardı. Ben bu işin böyle olduğunu öğrenince daha bir azimle program kurmayı hazırlamayı öğrenmeye çalışıyordum.Çünkü yıllar önce bizlerin yaşadığı problemleri gençlerimiz yaşamasınlar istiyordum. Ben bunları öğrenmeye çalışırken Türkiye de yaşayan görme engelliler için cd yapıp dört bir yana kargoyla yolluyor hiçbir karşılık beklemiyordum. Bu işleri yaparken bir yandan programları nasıl yapılacağını çözerek elimde bulunan telefonlara kurup kaldırıyor daha kalıcı olsun diye beyin fırtınası yapıyordum. Nihayet insanlara yardım etmeye başladım .İl içi ve il dışından gelen yüzlerce cihaza ekran okuyucusu hiçbir karşılık beklemeden yükleyip programlarının yedeklerini de telefonların içine koyarak gelen yerlere kargoluyordum. Bu esnada bir gün genç bir görme engelli kardeşimizin telefonuna ekran okuyucusu yanında kurdum eline verdim cihazı al bakalım incele dedim genç kardeşimiz ilk defa konuşan bir telefon eline almış telefonu öyle bir tutuyor ki bir yandan kurcalıyor ,bakıyor konuşuyor abi sağ ol diyor. Önemli değil diyorum abi babamı arayabilir miyim diyor. Ara diyorum. Abi konuşur mu numaralara basınca diyor .Konuşur diyorum .Abi ben rehbere birinin yardımı olmadan numara ekleyebilir miyim diyor .Eklersin diyorum ve babasının numarasını büyük bir mutlulukla yazmaya başlıyor. 0 tuşuna basıyor Türkçe olarak ses hoparlörden duyuyor ve nihayetinde numarayı yazıp rehbere ekliyor.Bir de üzerine babasını arayıp sevincini paylaşıyor ve telefonu kapatıp bana dönerek :
-Abi bu nasıl oldu benim sana borcum ne kadar ?Diye soruyor . Ben de
- Ne borcu kardeşim sen mutlu isen borç falan yok burada önemli olan senin işinin görülmesi.Diyor işim bitince yanından ayrılıyorum. Aradan birkaç gün geçince babası arıyor. --Değerli kardeşim bizim çocuk sormuştur ancak bende bir sorayım dedim çocuk o gece telefonuyla uyudu sevincinden . Bizim çocuğu mutlu ettin Rabbim senden razı olsun borcumuz varsa söyle .Diyor.
- Abi ne borcu sen dua et yeter . Diyor telefonu kapatıyorum . O genç kardeşimin mutluluğu beni mutlu etti .Çünkü bir görme engellinin temel ihtiyacını karşılamıştım. İmkanlar dahilinde bundan büyük mutluluk olamazdı.Benim için sonra yine bir gün bir görme engelli lise öğrencisinin bilgisayarına ekran okuyucusu kurulacakmış farklı bir ildeyimiş gelip yapıp yapamayacağımı sordular. Telefon edip bende yarın inşallah okula değil de şehre geleceğimi belirli bir yerde buluşup beni almalarını söyledim. Nhayetinde ben o şehre gittim .Merkezi bir konumda ailesiyle buluşarak okula gittik. Önce okul müdürüyle bir görüştüm bize yardımcı olacağını müsait bir yer ayarlayacağını orada rahat çalışacağımızı söyledi.Bir de okuldaki bir bilgisayara bu ekran okuyucusunu kurmamı ve her zaman evden bilgisayar getiremeyeceğini getirmediği zamanlarda okuldaki bilgisayarı kullanır diyen müdür bana müsait bir yer ayarladı. O genç kardeşimizi de sınıftan çağırtarak yanıma getirtirdi .Ben ailesi ve genç öğrenci kardeşimle beraber aynı ortamdaydık. Ben sohbet ortamında bilgisayar yapıyordum. Nihayet okulun ve öğrencinin bilgisayarlarına ekran okuyucusu yükleme işi tamamlanmıştı .Test ettim bir problem yoktu gayet güzel bir şekilde bilgisayarlar sorunsuz konuşuyor ,istediğim işlemleri yapıyordu. Genç kardeşime al bakalım laptop bilgisayarını kullan bir problem yaşarsan buradayken çözeriz dedim. Genç kardeşimiz bilgisayarı aldı bir güzel kurcalamaya başladı. Baktı problem yaşamıyor döndü ;"Abi ben istediklerimi yapabiliyorum "dedi . Bir sorun yoktur. Biraz da okulun cihazını al bir bak dedim .O da masaüstü biraz eski bir bilgisayardı ama iş görürdü oturup biraz o bilgisayarı kurcaladı ."Sorun yok abi ama biraz yavaş değince kardeşim ellerinde sana verebileceği bu şekilde bilgisayar varmış ,şimdilik idare et ilerleyen zamanlarda güzel bilgisayar verirler "dedim. Babası dönüp;" Evlat Sakaryadan kalkıp geldin işimizi gördün bizim günahımız nedir değince amcacım sizin ve okulun bana hiçbir borcu yok ben bu işi para için yapmadım genç kardeşim rahat rahat kullansın sizler bana dua edin bu yeter" dedim. Bana ve Sakaryaya doğru yola çıktım. Eve gelince yine çalışmalarıma devam ettim. Bana bunlar yetmiyordu.İnsanların bu işleri yalnız başına diledikleri yerde diledikleri şekilde bilgisayar ve bağımsızlıklarını ek birine ihtiyaç duymadan gerçekleştirmelerini istiyordum. Günler ayları aylar yılları kovalarken liseyi de bitirmiştim açıköğretimden. Artık lise mezunu birisiydim hayata atılmam gerektiğini biliyor ve bununda bilincindeydim. Öncelikle işkur üzerinden kayıt oldum. İşkura ve ilk adımı atmıştım .İş için artık top işkurdaydı. Engelli mülakatlarına görüşmelerine çağırıyorlardı ancak hiçbir iş veren engelliler içinde görme engelli bireyleri ısrarla istemiyorlardı.Çünkü görme engellilerin kendilerine bir yük olduğunu düşünen iş verenler onlara iş vermekten çekiniyorlardı. Bu şekilde olması beni üzmüş olsa da bu bir gerçekti.Ne yazık ki sonra biraz iş aramayı bırakarak yine kendi yaşantıma döndüm.Beni mutlu eden işlerle uğraşmayı seviyor ve zevk alıyordum yaptığım işten . Görme engellileri bir şekilde bulup sokağa çıkartmam gerekiyor hayata dahil edip görünür insanlar olmalarını sağlamam gerekiyordu.Bunun için bir şeyler yapmalıydım.Ben de hemen gönüllü vatandaşlar bulup öncelikle beyaz bastonlar temin etmeye başladım. Bu bastonları önce yaşadığım çevredeki görme engellilere verip evlerinden çıkartmayı amaçlıyordum sonrasında diğer illere dağıtım sağlayacaktım .Bu şekilde günler ayları kovalıyordu.Ben gönüllü vatandaşlarımızın destekleriyle bastonlar konuşan saatler temin edip çevremde yaşayan ihtiyacı olan olmayan bütün görme engelli arkadaşlara imkanlar ölçüsünde dağıtım yapıyordum. Bunu yaparken kah bir dağlık köye çıkıyor kah bir ilçede bulunan görme engellinin yanına gidip veriyordum. Bu bastonlar saatler bana bir emanetti .Emanetleri sahiplerine ulaştırmak için gece gündüz görme engelli arıyor bulduklarıma elimde bulunan baston ve saatlerden kendim götürüyordum. Üstelik gittiğim yerlerde bilgisayarı olanlara bilgisayarlarına ekran okuyucusu, telefonu olanlara telefon için ekran okuyucusu kuruyordum. Gittiğim bir dağlık köyde 15 yaşındaki bir genç kardeşimin şu sözleri beni çok etkiledi :
- Abi benim hiç ne konuşan telefonum ne de bir bilgisayarım oldu. Ailemin durumu da bunları alabilecek düzeyde değil . Dediğinde gözlerimden ister istemez yaşlar döküldü.Bir anda duygusallaştım. Kendime gelince; " Değerli kardeşim sana söz veriyorum sana konuşan telefonda bulacağım ,bilgisayarda bulacağım "dedim. Bu benim için yeni bir işti.Çünkü artık gariban görme engelli bireylere de abilik yapmam ,kardeşlik yapmam gerekiyordu. Nihayetinde gönüllülerimize bu meseleyi açınca bir adet telefon bir adet bilgisayar bana ulaştırdılar.Ben de emanetleri kardeşimize götürüp teslim ettim. O an ki sevinci görülmeye değerdi emin olun. Bu arada ben bu işlerle mücadele verirken çevremdeki anlayışsız duygusuz insanlarla da uğraşmak zorunda kalıyordum. Onlara göre ben enayi birisiydim çünkü ben bu işlerden para almam gerekiyordu. Şunu bilmiyorlardı ben bu insanlara yardım ettikçe mutlu oluyordum. Kimseyi dinlemiyor insanlara gücümün yettiği kadar imkanlarım ölçüsünde destek olmaya yardım etmeye çalışıyordum .Aradan yıllar geçti bir gün elime bir program geçti .Bu program açık kaynak kodlu geliştirmeler eklenebilir bir programdı.Programı aldım bilgisayara kurdum denemek için.Sonuç ilk etap ta güzel görünüyordu.Programı keşifettikçe program hakkında yeni bilgiler ediniyordum.Bu birkaç gün sürdü programı inceledim. Program içerisinde eklemeler çıkartmalar yaparak daha düzgün olarak kullanmayı hedefliyordum .İstediğim her şey düzgün bir şekilde sorunsuz çalışıyordu. Bu yeni bir ekran okuyucusuydu ve üstelik dilediğimiz bilgisayar üzerinde çalıştırabilir rahat rahat bir şekilde işlerimizi görebilirdik.Hemen bir adet taşınabilir olarak programın bir kopyasını hazırladım. O dönem de internet üzerinden dosya paylaşımı bulutlar üzerinden yeni yeni sağlanıyordu. Hemen bir buluta yükleyip önce yakın çevreme bu programı verdim. Çalışma mantığını da şu şekilde anlattım insanlara öncelikle verdiğim link üzerinden programı indirin sonra bu programı gören bir kişi tarafından yardım alıp flaşın içine attırın. Ancak flaş içinde başka bir dosya olmasın sonra flaşı herhangi bir bilgisayara götürün takın. Ardından Windows e kombinasyonuna basarak bilgisayar içine gidin .Örnek çıkartılabilir flaş ç harfine basın flaştır o sonra ENTER tuşuna basıp n harfine basıp ENTER tuşuna bir kez daha basarak yaklaşık 3-5 saniye bekleyin .Bilgisayar otomatik olarak hoşgeldiniz müziğinden sonra konuşmaya başlayacaktır ;diye söylüyordum . İnsanlardan geri dönüşler mükemmel oluyordu çünkü bilgisayar kullanmayı bir adımda daha ileriye taşıdık. Dilediğimiz bilgisayarı dilediğimiz yerde rahat bir şekilde konuşturup istediğimiz işleri yapıyorduk.O yıllarda herkesin evinde internet olmadığı için internet kafelere gidip internette geziniyorduk.Ben şahsen bilgisayar kullandığım ilk dönemlerden beri hiç internetsiz kalmadım ama bir yerlere gittiğimde internet bulamadığım yerler olunca ilk çare internet kafelere gidiyordum. Öyle her önümüze çıkan yerde internet bulamazdık . Yine günler ayları aylar yılları kovaladı benim görme engelliler için verdiğim mücadele tüm hızıyla devam ediyordu . Aradan bir- iki yıl geçince görme engelliler için spor kulüpleri olduğunu duydum ve Sakarya da kendim gibi olan arkadaşlarla birlikte bir spor kulübü kurduk.Amacımız bu şehirde yaşayan görme engelli bireyleri sporla tanıştırarak hayata katılımlarını artırmak ve sosyal hayata dahil olmalarını sağlamaktı.Bu kulüple birlikte birçok kez başarılara takım arkadaşlarımla imza atıyorduk.Hep ilkleri yapmak bizlere nasip oldu görme engelli olarak Sakarya'da ilk yüzen ve madalya getiren kişi oldum.Bunun akabinde ilerleyen yıllarda hem takımca hem de bireysel olarak birçok kez Türkiye şampiyonu olarak kürsüye çıktım. Toplamda 74 madalyayı gururla göğsüme taktım. Tabi spor hayatım devam ederken birçok yere iş başvurusunda bulunuyor ancak görme engelli bir birey olduğumdan dolayı olumlu olarak bir cevap alamıyordum. Birçok kez tarafıma insanlar söz vermelerine rağmen nedense sözlerini bir türlü tutmayıp gereksiz bahaneler üretiyorlardı.Ancak ben yaşama karşı hevesimi hiçbir zaman kaybetmeden bir yandan insanlara yardım etmeyi bir yandan spor yapmaya devam ediyordum. Hayat dolu bir birey olarak durmadan insanlar için mücadele vermeye bıkmadan usanmadan devam ediyordum.Daha yaşayacağım çok uzun yıllar vardı. Yine aylar yılları kovaladı .Ben ihtiyacım olmamasına rağmen ailemden bir süreliğine yine kopmaya ve bir kurumda özel eğitim almaya karar verdim. Bunun için gerekli bütün başvuruları yaparak kuruma kabul edildim. Bu benim için yeni bir başlangıçtı yaşımda yavaş yavaş ilerliyordu tabi bu arada ben kurumda eğitim alırken birçok görme engelli bireyle haşır neşir oluyordum.Birçok yeni yeni hikayeler öğreniyordum bu hikayelerden bir tanesi beni çok etkiledi ki onu da şu şekilde anlatabilirim.Bir gün 4 arkadaş kurumdan çıktık.Sözde balık ekmek yemek için Eminönüne gidecektik.Belediye otobüsüne bindik öncesinde Beşiktaşa ardından da tranvayla Eminönüne gittik.Balık ekmeğimizi yedik. Orada bulunan Galata Köprüsünün üzerinde sohbet etmeye devam ederken genç gözlerini daha yeni kaybeden bir arkadaşımız vardı .
-Abilerim beni bırakın ben şu biraz dolaşayım geleyim özgürce gezmeyi çok özledim.Dedi
Ben:
-Tamam kardeşim.Ama bizler senin yanında olacağız ancak sana hiç karışmayacağız dedim.
- Vay abim sen çok yaşa bana güvenerek beni mutlu ettin dedi .
-Değerli kardeşim sen yeter ki azimle ve bağımsız yaşamak isteğini kaybetmeden yaşa ben ne gerekirse üzerime düşeni yaparım dedim .
-Serbest istediğin yere gidebilirsin ,diye ekledim.
O kardeşimiz bastonunu aldı köprü üzerinde yürümeye başladı.Biz diğer arkadaşlarla birlikte arkasından takip ediyorduk onu tabi .Bizim herbirimizin ellerinde de bastonlar var . Kendisi önce elektronik cihazlar satan bir iş hanına gitti orada birkaç dükkana uğradı .Birkaç cihaz sordu tabi biz hiç karışmıyorduk .Kardeşimiz istediği gibi özgür bir şekilde ilk defa rahat rahat geziyordu. Sonra o iş hanından çıktı.Vapur iskelesini sorarak buldu.Kadıköye gitmek istiyordu .Kadıköy vapuruna iskelede sorup bindi .Biz de tabi hemen arkasından vapura atladık çünkü kardeşimizi yalnız bırakmak istemiyorduk. Nede olsa ilk defa tek başına a noktasından b noktasına gidiyor.Üstelik fazla bir tecrübesi yoktu . Bizleri de peşinde sürüklüyor ancak biz peşinde olmaktan çok mutluyduk .Başarmak azmin yarısıdır bunu her zaman söyledim söylemeye de devam edeceğim. Yaşadığım sürece nihayet Kadıköy iskelesine vapur yanaşmıştı ,kardeşimiz önde biz arkada hiç müdahalesiz bir şekilde indi.Sonra Yusuf abi Yusuf abi neredesiniz ben tek başıma geldim Eminönünden Kadıköy iskelesine diye biraz yüksek sesle söylüyordu.Hemen gittik o kardeşimize sarıldık tebrik ettik .Azminden dolayı çünkü biz sarılırken resmen hıçkırıklara boğuldu ağlıyordu .Bizlerde kendisini sakinleştirmeye çalışıyorduk. O sırada şu sözler döküldü ağzından:
- Abi ben 19 yaşındayım 18 yaşında gözlerimi şeker hastalığı sebebiyle kaybettim.O andan itibaren hep ailem yada arkadaşlarım bir yerlere götürüp getiriyordu. Ben tek başıma kimsenin desteği olmadan ilk defa yürüdüm. Sizin sayenizde inandınız güvendiniz yapabilirsin dediniz abi ben şu anda çok duygulandım gözlerim doluyor.Dedi.
Ben ve yanımdaki arkadaşlardan da burun çekme sesi geliyordu çünkü kelimeler bile bu anda kifayetsiz kalıyordu.O anda oradaki bulunan herkes bu güzel ana şahitlik ediyordu.Bağımsızlık adına özgürlük adına korkularını yenilişin bir azmin başlangıcıydı.Kadıköy ,Eminönü vapur iskelesi eğitimlerimiz devam ediyordu. Yine insanlardan gelen taleplere imkanlar ölçüsünde cevap vermeye çalışıyor, elimden geleni yapmaya çalışıyordum.Günler ayları kovalarken eğitim hayatımız başarılı bir şekilde biterek memleketime döndüm. Yine insanlarla ve yanlış anlaşılmaları düzeltmek için mücadele içine girmiştim . Bu insanlara görme engelliliğin ne olduğunu nasıl anlatabilirim diye düşünürken bir yerden bir teklif geldi.Burası zifiri karanlık içinde görme engelli rehberler eşliğinde gören bireylerimizin empati yapmalarını sağlayan bir yerdi . Bu teklifi kabul ederek bir süre orada gidip çalıştım tabi çalışırken şunu düşünüyordum yaşadığım ilde yada ilçede bunu neden yapmayalım .Her zaman ilklerin peşinde koşan bir kişiliğim olduğu için orada çalışırken kafamda projeler oluşturuyor.O projeler üzerinden nasıl yaparım diye düşünüyordum. Aradan bir iki hafta geçti ben oradan ayrıldım hemen yaşadığım il olan Sakaryaya gelerek kafamda oluşturduğum projeyi bilgisayara not alarak hemen belediyeye başvuru yaptım. Böyle bir projem var bana destek olursanız bu projeyi gerçekleştirmede memnun olurum,dedim .O dönemin belediye başkanı ellerinden geleni yapacaklarını söyleyerek beni proje ile alakalı proje birimine yönlendirdi.Ben durumu onlara gidip izah edince onlarda böyle bir projenin hayata geçmesi için ne lazım ise ellerinden geleni yapacaklarını söylediler. Benim için yeni bir maraton başlıyordu.Bu Empati İstasyonu fikri yavaş yavaş kafama yattı. Gerekli bütün izinleri ve proje çizilip başkana çıkartılacak onay verirse projeyi hayata geçireceğimiz yer belirlenip hayata geçirecektik. Öncelikle projeyi birkaç gün içinde çizip büyük bir hızla başkana çıkarttılar.Proje ile ilgilenen birim bana telefon edip projenin onaylandığını yer konusunda görüşlerin alınacak olup bunun için gelebilirsem iyi olacağını dediklerinde insanlara faydalı bir iş yapacağımdan dolayı büyük bir mutluluk hissettim çünkü benim için değil insanların bilinçlenmesi için yapılan bir çalışma. Bu çalışma için bu projedeki arkadaşlar canla başla bu projenin tamamlanması için çalışacaklarından emindim.Hemen ilçeye gittim ekip arkadaşlarım olan rehber arkadaşları da arayıp görme engelliler buluşma noktasına çağırdım. Nihayet bir saat içinde arkadaşlar denilen yere gelmişlerdi belediyenin proje birimine gidip oradakilerden son bilgileri alıp yer seçimi için uygun bir alan bakmaya ilçedeki uygun yerleri gezmeye başladık .Bir yer bulup orada karar kılıp projenin devamı için görüşmeler yapmak için paydaşlarla beraber bir toplantı yaptık.Bu proje 7-14 Ocak Görme Engelliler Beyaz Baston haftasında tamamlanıp açılacak ve bütün kurumlar ve kuruluşlara davetiye verilip aynı zamanda belediyenin haberleşme araçlarını kullanarak halka bilgi verilecekti. Nihayet yapım aşaması geldi ve istasyon güzel bir şekilde yapıldı. Sorunsuz bir şekilde bu istasyonun ismi Hendek Görme Engelliler Empati İstasyonu olarak her yere duyurulacaktı ve açılışımıza davet edilecekti .Açılışımız için açılış günü geldi. Yerel yönetim halk ,gazeteciler ,öğrenciler ,vatandaşlar, engelliler ve aileleri hazırdı .Açılış alanında büyük bir coşkuyla istasyonu açtık. Sakaryada ilk görme engelliler için empati istasyonu Hendek ilçesinde hayata geçirilmişti.Bu da bize ayrı bir mutluluk veriyordu tabi. Bizler 5 erli 10'lu guruplar halinde insanları görme engelli rehberler eşliğinde gezdiriyorduk. Tam bu sırada bir görme engelli velisi yanıma geldi.Hocam benim kızımda rehberlik yapmak istiyor o da yanınıza gelebilir mi acaba diye sordu. Getirebilecegini söyledim. Görme engelli kardeşimiz geldi.Hemen yapacaklarını anlatmaya başladım bu da benim için duygulandığım anlardan bir tanesi oldu .Biz protokolle beraber istasyona girdik. Kardeşimiz can kulağıyla dinliyor,konuşulanları sonra bir iki üç dört derken son istasyon olan kafeteryaya geldik. Evet burası son bölümümüz göreceğiniz son karanlık bu olsun deyip protokolü çıkış kapısından dışarıya çıkartarak o kardeşimize de nasıl yapılacağını çözdüysen yanına 5 kişi verip gönderecektim ki abi ben bu işi yaparım ama emin değilim biraz pratik yapmalıyım her insan bunu yapamaz dedi .Bende yaparsın sana beş kişi ayarlıyorum gir anlat yaşamış olduğumuz zorlukları diyince;" Abi ben olduğum gibi anlatsam bir problem olur mu değince sen dilediğin gibi anlat "dedim. Hemen dışarda istasyonu ziyaret etmek isteyen vatandaşlarımız içinden beş kadın buraya gelsin diye seslenince vatandaşlarımız geldiler. Giriş kapısına genç kardeşimiz girdi onlarla beraber içeriye bende ne olur ne olmaz diye onlarla girdim içeriye ziyaretçi gibi kardeşimiz önce kendini tanıttı.Sonra misafirlerinin kendilerini tanıtmalarını istedi. Hepsi öğretmendi farklı farklı kurumlarda. Kardeşimizde lise öğrencisi olduğundan kendini anlarlar diye içimden geçirdim. Sonra sırayla herkes kendini tanıttı tanıttıktan sonra istasyon içinde gezmeye başladılar.Size burada bir şey söylemek isterim benim diyen kişiler dahi böyle güzel anlatamazdı. Rehberliğinden memnun kaldım. Çünkü güzel ve mantıklı konuşuyordu insanlara yaklaşımı harikaydı. İnsanları kafeteryadan çıkardıktan sonra tebrik ettim harika bir anlatım yaptığını söyledim. Üzerime düşeni yaptığını onu kabul ettiğimiz için çok sevindiğini söyledi. Gözlerini kaybettiğinden beri bu kadar insanlarla içli dışlı olmadığını ilk defa hayatla ilgili bizlerin bu hayatın gerçeği olduğumuzu insanlara anlatarak kendini mutlu hissettiğini söylediğinde söylenecek bir söz bu lafların üzerine bulamadım. Bizim ilk günümüzden son günümüze kadar hep yanımızda olan bu kardeşimiz bizler gibi gönüllü olarak çalıştı.Bizlerle beraber istasyonda bu da benim hiç unutamayacağım yüzlerce anılardan bir tanesi oldu. İstasyon açık olduğu süre boyunca 7500 vatandaşa gönüllü olarak her gün sabah saat 10:00' dan akşam 17:00 saatine kadar hizmet verdik. İmkanlar dahilinde birçok il ve ilçeden istasyonumuzu ziyarete gelen vatandaşlar istasyonda yaşadıkları deneyimleri bir ömür boyu unutamazlar .Bir defalık bir deneyim ancak kalıcı bir deneyim olarak hafızalarında her an kalacaktır . Yine günler ayları aylar yıları kovalarken istasyondan sonra gönüllü sayımız bir hayli artmıştı Vatandaşlar kullanmadıkları cep telefonu ve bilgisayar gibi elektronik eşyaları bir şekilde bana ulaştırıyorlar, ben de gerekli bakım ve onarım işlemlerini yapıp gerekli ihtiyacı olan görme engellilere ulaştırmak için mücadele veriyordum. Yine görme engellilerle alakalı o yıllarda bir fuar olacağını duydum ve fuara katılmak için yola çıktım.Fuar alanına gittiğimde kurumun birisi baston .konuşan saat ve flaş bellek dağıtıyordu.Hemen oradan 100 adet baston ,50 adet konuşan saat, 50 adet flaş bellek görme engelli bireylere dağıtmak için aldım. Sonra tabi hepsini ihtiyacı olanlara önce kendi çevremde sonra farklı illere göndererek ihtiyaçlara cevap vermeye çalıştım. Yine bir gün telefonum çaldı. Yakın bir ilçenin dağlık köyünde oturan görme engelli bir hanım arkadaşımızın baston ihtiyacı varmış. Çekinerek söyledi.Ben de bastonu alıp ben kendim getireceğimi ve kendisine teslim edeceğimi söyledim.Telefonu kapattım hemen gönüllü arkadaşlardan abimiz olan birisini arayıp yakın bir ilçeye bağlı dağlık bir köye bir hanım için baston götüreceğimizi söyledim. Bir gün sonrasına sözleşip telefonu kapattık .Gideceğim zaman telefon ettim. Yola çıktık yaklaşık 1 saatlik yolculuktan sonra gideceğimiz dağlık köyüne vardık. Önce bastonu görme engelli bayana teslim edip sonra bastonu nasıl kullanacağını anlatarak pratik yaptırmıştık. Biraz sonra otururken laf arasında dilerse görme engelliler için eğitim alabileceği bir kuruma kendisini gönderebileceğimi eğitim alması için elimden geleni yapabileceğimi söyledim.İlk esnada kabul etmese dahi sonraları kendisi kabul etti eğitim almayı. Gerekli başvuruları kendisine yaptırıp kuruma gitmesini sağladım. Bu sadece gönderdiklerim içinde birisiydi daha öncesinde 10 kişinin gidip eğitim almasını sağlayarak bağımsızlıkları önündeki engeli kaldırmak için ilk adımlarını atmalarını sağlamıştım.Artık top onlarda azim edip bağımsızlıklarını kazanacaklardı. Öylede oldu içlerinden bağımsızlıklarını kazanıp hayata atılanlarda oldu. Bağımsızlıklarını kazanamayanlar da oldu . Yine günler ayları aylar yılları kovalamaya başladı .Hala iş arıyordum ancak insanların ve kurumların duyarsızlığı yüzüne bir iş sahibi olamıyordum. Hayata karşı her an umutlu bir şekilde yaşamaya çalışıyor yaşadığım süre içinde de hala insanlara görme engelli bireyler isterseler çalışabilirler santral görevlisi olarak veri hazırlama işlerinde bulunabilirler.Danışmada oturup insanları yönlendirebilirler. Bu ve bunun gibi sorunlar için insanlardaki görme engelli çalışamaz algısını kırmak için gücümün yettiği nispete anlatarak anlamalarını sağlamaya uğraşıyordum. Bu yolla birçok insanı iş sahibi yapıp çalışmalarını sağladım. Ancak kendim için hala bir kıpırtı olmuyordu çünkü bir yerlerde yanlış giden bir şeyler vardı ya ben kendimi ifade edemiyordum. İnsanlar anlayışsızdı belkide.Hala buna anlam veremezken çalışmalarıma bir yandan devam etmeye çalışıyordum. Benim insanlara daha faydalı olmam gerekiyordu. Bunun için bilgisayar çalışmalarına daha fazla ağırlık vererek yıllar sonra bir ilki daha gerçekleştirerek görme engellilerin önündeki bir engeli daha ortadan kaldırmanın mutluluğunu yaşamaya başladık.Bu neydi ? Özel olarak hazırlanmış sadece görme engellilerin diledikleri zaman hiç korkmadan bilgisayarlarına format atacakları anda ek bir insana ihtiyaç duymadan rahat ve özgür bir şekilde format atabilecekleri özel hazırlanıp kendilerinin kullanımına sunulan Windows paketiydi. Bu paketin testlerini gerçekleştirip insanların bilgisayarlarına kurduğumuz anda insanlar çok mutlu oldular.Çünkü bu beklenmedik bir durumdu.Şu andan birkaç sene öncesine kadar görme engelliler bilgisayarda format işlemi yaparken öncesinde ve sonrasında birilerine bağımlı olarak format atıyorlardı.Bu hem görme engellileri sıkıyor hem de onlara destek olanları sıkıyordu . Böyle konuşmalara defalarca şahit olduğumu hatırlıyorum. İnsanlar bir iyilik yapacakları zaman elli defa sorgulamaya başlıyorlardı.Neden bozuldu ?Niye kurcaladın ? Ellemeseydin ne olurdu ?Bu gibi daha birçok laf kalabalığı yapar dururlardı. Bunlar tamamen kalktı artık.Görme engelliler için en son teknolojiyle hazırlanmış bilgisayar programları ve güncel olan özel işletim sistemleri ile diledikleri gibi bilgisayar kullanabilirler ve diledikleri kadar kurcalayıp bozabilirler ve bozulduğu anda da flaş takıp özgür bir şekilde kendi başlarına format atabilecekleri günlere ulaştık .Nihayet teknolojinin nimetlerinden biz görme engellilerde sonuna kadar yararlanmak için kendi içimizde çalışmalar yaparak bireysel olarak bu çalışmaları görme engelli bireylere ulaştırıyoruz. Günümüzde teknolojiyle haşır neşir olmayan görme engelli fazla kalmadı.Çünkü yardımcı teknolojilerle bu işlemleri yapan insan sayısı gün geçtikçe artmaya devam ediyor.Kısa bir süre içinde yayınladığım özel Windows paketlerini insanların kullanımına sunarak rahat bir şekilde bilgisayar kullanmalarını sağladım.Ben Sakaryalı Yusuf Durdurmuş olarak hayatımdan kısa kısa kesitler anlatarak bizlerden sonra gelecek nesillere bir örnek olsun diye dilimin döndüğünce bir şeyler anlatmaya çalıştım. İnşallah bizlerden daha iyilerini yapan insanlar ve nesiller yetişir.Bizler de onların yaptığı güzel işleri taktir ederiz.