Diyabet, kandaki şeker düzeyini dengeleyen insülin hormonunun eksikliği nedeniyle ya da insülin hormonu yeterince salgılansa bile vücutta kullanılamaması sonucu oluşan kronik metabolizma bozukluğudur.” diyerek sözlerine başlayan Uzm. Dr. Betül Kundakçı diyabetin 2 ana temel türü olduğuna dikkat çekti.
Tip 1 diyabet hastalığının pankreas dokusundan hiç insülin salgılanmaması sonucunda oluşan (otoimmun viral etkenler vs.) ve kişinin dışardan insülin almasını gerektirecek bir hastalık olduğunu belirten Uzm. Dr. Betül Kundakçı, “Tip 2 diyabet hastalığı ise çoğunlukla kandaki şeker miktarını düzenleyen insülin hormonu pankreastan salgılanmasına rağmen, hücrede kullanılamaması (insülin direnci) veya salgılanan insülinin yetersiz ve/veya kalitesiz olması sebebiyle oluşur.” dedi.
Günümüzde en sık olarak Tip 2 diyabet hastalığıyla karşılaşmakta olduklarını belirten Uzm. Dr. Betül Kundakçı sözlerini şu şekilde tamamladı; “Genellikle otuzlu yaşlardan sonra başlayan obeziteyle ilişkili Tip 2 Diyabet Hastalığının birinci basamak tedavisinde, sağlıklı beslenme ve yaşam tarzı değişikliği gelmektedir. Maalesef çoğumuzun sıklıkla atladığı bu durum medikal tedavi başarımızı düşürmektedir. Hastalarımıza öncelikle, sağlıklı beslenme ve yaşam tarzı değişikliğini (örneğin daha hareketli bir yaşama geçiş, günlük yürüyüşler gibi) önemleri anlatmalıyız. Akabinde her hastaya uygun medikal tedavi uygulayarak ve iyi bir takiple bu hastalığı kontrol altına alabiliriz.