Türkiye Yazarlar Birliği Şubesi’nin düzenlediği söyleşiye katılan Hendek Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rahmi Karakuş, ‘Türk Felsefesi’ni anlattı.
Türkçe felsefe
Sait Tanış Kültür Merkezi’nde düzenlenen söyleşide konuşan Prof. Dr. Rahmi Karakuş, sözlerine felsefenin ne olduğu, ne olması gerektiği ile başladı. Karakuş, bu konuda düşüncelerini paylaştıktan sonra Türk Felsefesi üzerine şu tespitlerde bulundu: “Türk Felsefesi Platon ve Aristo’nun devamıdır. Felsefe yapmak taklit değil yolda olmaktır. Tarih boyunca yapılan felsefi faaliyetler birbirine indirgenemez. Türk felsefesindeki Türk kavramı imparatorluk yapısını yansıtır. Ancak bir ırkı çağrıştıramaz. Ancak ırk kavramı da nihayetinde felsefeye hiç yakışmayacak biçimde filozoflar tarafından üretilmiştir. Türkçe söyleyişin hâkim olduğu çerçevede yapılan felsefeye Türk Felsefesi denir.
3 Batılılaşma dönemi
Türk felsefesi kültürel bir zeminde anlaşılmalıdır. Bu kavram bir mozaik değil ait olduğu yapının oluşumuna katkı yapan tüm düşünceleri içermektedir. Temeli 13. yüzyıla kadar götürülebilir. Türkçe konuşulan toplulukta yapılan felsefi yaklaşımdır. Bana göre Türk felsefesi 13. yüzyıl felsefe, kelam, tasavvuf gibi İslam temelli tefekkürün zirvesidir. Bu yapıyı anlamak için İslami birikimi iyi bilmek gerekir. 13. yüzyıl tasavvuf düşüncesinin zirvesi olan İbn Arabî’yi anlamak için Farabi’yi iyi bilmek gerekir. Türkiye şu anda üçüncü batılılaşmayı yaşamaktadır. İlk batılılaşma deneyimi Türklerin İslam’a girişidir. İslam Batılılaşması mantık ilmini kabuldür. Son batılılaşma hareketi 19. yüzyılda başlar.”