“Allah kimseyi hastanelere düşürmesin, muhtaç etmesin” diyoruz, ancak pratikte şu andaki koşullarda sonsuz derecede sağlık çalışanlarına muhtacız.
Onlar bizlerin dostları, kardeşleri, oğulları, kızları ve evlatları… Başka bir gezegenden dünyamıza görevlendirilmiş ihtiyaçları ve duyguları olmayan yaratıklar değiller. Aileleri, çocukları ve sorumlulukları var. Onlara sunulan olanaklar diğer memurlardan daha zorlu, çalışma saatleri uzun, emeklerinin karşılığını alamıyorlar. Üstelik sürekli kazançları ile ilgili ortaya konulan bilgiler, fedakarca hizmet sunan sağlık çalışanlarını yaralıyor, incitiyor. Yasakların olduğu bu günlerde motivasyon diplerde ve canını namlunun ucuna takmış pandemi ile savaşıyor. Sağlık ekibi hastanede, toplum sağlığı ile ilgili filyasyon çalışmalarında, denetimlerle, danışman kimlikleri ile topluma yardımcı olmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
2020 Mart ayından beri bitmeyen bir maratona dönen pandemi sürecinde artık çok yoruldular. İzin, tayin, istifa mekanizmaları kapalı…
Hangi çalışan bu ağır ve zorlu süreçte sadece ekmek parası için bu mücadelenin içinde gayret edebilir? Meselenin sadece ekmek davası olmadığını, hizmetin insani ve etik noktasını anlamalı, onların emeklerindeki buz dağını toplum olarak görmemiz gerekiyor. Bu fikre aykırı istisnalar da olabilir. Ancak genel eğilim ve kanı istisnalara göre şekil almaz. Onlar toplumdan saygıyı hak ederken biz vatandaşlar da kaliteli sağlık hizmeti almayı hak ediyoruz. Şu anda anlamamız gereken en önemli gerçek “ Sağlık “ hayatımız için olmazsa olmaz bir ihtiyaç…
Sağlık olmayınca servetin, paranın ve pulun kıymeti olmuyor. Hayatın tadı tuzu hissedilmiyor. Ölümlerle yüzleştiğimiz bu günlerde acı bir karabasan içindeyiz, bir an önce bu günlerin bitmesini istiyoruz. Toplum olarak ekonomik zorluklarımız var, evlerimizin içinde yasaklardayız. Toplumsal kaygı kimi zaman öfkeye dönüşüyor. Sabırsızca herkes birbirine saldırıyor, sağlık çalışanları da bundan nasibini alıyor.
Kovid hastası sağlık çalışanının üzerine tükürüyor. Sağlık çalışanı 3 yaşındaki çocuğu ve 6 aylık hamile eşini başka bir ilde akrabalarına gönderiyor. Kendisinden korkusu var ve nihayet kendi testi negatif çıkıyor. Ancak ailesinden gelen telefonda eşinin Koronavirüse yakalandığı haberini alıyor. Hamile eşini karnında bebeği ile yoğun bakımda kaybediliyor. Bu gibi acı hikayelerin kahramanları çok fazla maalesef...
Doktora, hemşireye bıçakla saldıranlar, tekme tokat girişen öfkeli hasta yakınları ile tablo korkunç boyutlara ulaşıyor.
Sağlıkta şiddet ile ilgili cezalar yüzde elli oranında arttırılsa bile etkisi beklenildiği ölçüde değil. Sesini yükseltene cevap verilince toplumun frekansı hep yüksek oluyor. Sakin ve uyumlu iletişim iyice yozlaşmış. Empati, hoşgörü ve anlayış maalesef erozyona uğramış durumda. Birbirine saygısı olmayan toplumun, emeklerin ve sabrın en büyüğünü gösteren sağlık çalışanlarına saygısı olmuyor. Kovid ile ilgili giden ekiplere düşman gibi bakılıyor. Sanırsınız Koronavirüs sağlıkçılar olmasa buraları terk edecek.
Cehaletin virüsü en ağır tahribatı yapıyor.
Bize düşen onların yerine kendimiz koyarak düşünebilmeyi başarmak. Konuşmaya ve şikayet etmeye bile zaman bulamayanların sesi ve sözü olmak.
Hastalarımıza şifa diliyorum, sağlık çalışanlarımıza sabır
Kötülüğün dilde, fikirde ve hayatta son bulmasını en az pandemi kadar diliyorum.
Sağlıkla kalın…