Demokrasi ile yönetilen ülkelerde yasama yürütme yargı basın birbirinden tamamen ayrı ve bağımsızdır.Birbirlerinin işlerine müdahale etmek asla söz konusu değildir.müdahale ediliyorsa o ülke zaten demokrasi ile yönetilmiyordur.
Bir toplumun gelişmişlik düzeyi o toplumda yaşayan insanların S.T.Kuruluşlarında görev almasıyla ölçülür. Sivil toplum kuruluşları merkezi hükümete ve yerel yönetimlere yük olan değil onların yükünü alan insanlara daha kolay ulaşabilen demokrasinin tabana yayılmasını sağlayan kuruluşlardır. Kanımca sivil toplum kuruluşlarının en olumlu işlevi bu kuruluşlarda görev alan insanların içinde yaşadıkları toplumca daha çok sahip çıkma ve yaşadığı şehre ve ülkeye aidiyet duygusu ile bağlanmasıdır.
Demokrasi ile yönetilen ülkelere baktığımızda bu ülkelerde özgür basın ve özgür sivil toplum örgütlerinin varlığını görüyoruz.
Sivil toplum örgütlerinin çalışmalarını etkinliklerini yönlendirmek siyasi iktidarın ve yerel yönetimlerin demokrasi ile yönetilen ülkelerde asla yapmadığı yaparsa da kamuoyu tarafından tepki ile karşılanan bir durumdur.
İlçemizde sivil toplum kuruluşu çok azdır.Mevcut Sivil Toplum Kuruluşlarına bakacak olursak bir çoğu işlevsiz bir haldedir.ilçemiz son yıllarda altyapı çalışmaları bazında çok ilerleme kaydetti.Bu hepimizin başarısı ancak insanlarımızın sivil toplum kuruluşlarında aktif ve katılımcı olarak katılması maalesef çok düşük düzeyde kalmaktadır.
İlçemiz halkının büyük çoğunluğu sivil toplum kuruluşlarında görev alması durumunda daha mutlu insanların özgüvenle yaşadığı aidiyet duygusunun var olduğu bir toplum haline geliriz.
Ben sık sık ilçemiz okullarının okul aile birliği ve daha değişik sivil toplum kuruluşlarının toplantılarına gazeteci olarak katılıyorum.İnanın toplantıların bir çoğunun sonucu daha başından belli alınan son karar belediye başkanlığına gidecek bir heyet oluşturalım ve başkandan yardım isteyelim.
Hem dernek olarak kendine bir misyon ve vizyon belirleyeceksin bunu da belediyeden yardım alarak yapacaksın üzülerek belirteyim ki ilçemizdeki bir çok dernek ve meslek odası bu durumda .
S.T.K yönetimlerini üyelerin tercihlerinden çok siyasi otoritenin kararı belirliyor.Siyasi otoriteye rağmen meslek odası yada dernek yönetim kurulu belirlemek neredeyse imkansız hale gelmiştir.Bu durumda insanlar zaten yönetimi siyasi otorite belirliyor diyor ve tribüne çekilip izleyici durumuna geçiyor.
İlçemizde yapılacak yeni yatırımların kültür etkinliklerinin şehircilik çalışmalarının yapılmasına karar verildiğinde hiçbir sivil toplum kuruluşunun düşüncesi alınmıyor.Siyasi otoritenin aklına akşam bir şey geliyor.sabah uyguluyor.yapılan eleştiri ve önerilerde kahve köşelerinde havaya uçuyor.
İlçemizde S.T.Kuruluşları siyasi otoriteye o kadar bağımlı olmuş ki vereceğim örneğin beklide Türkiye’de hiçbir eşi benzeri yoktur.ilçemizin köklü bir sivil toplum kuruluşu uzun yıllardır hizmet verdiği kendi hizmet binasından tapusu kuruluşun kendine ait çıkıp belediyenin binasında kiracı olarak duruyor .Şimdi bu kuruluşa siz sivil toplum kuruluşumu dersiniz yoksa belediyenin yan kuruluşumu dersiniz.
İnsanların yaşadığı şehre sahip çıkması yapılan eserleri koruması tüm toplum bireylerinin mutlu bir şekilde bir arada yaşaması o şehirde alınan ve uygulanan kararlarda söz sahibi olması ile gerçekleşir. Bu konuda en önemli görev S.T.Kuruluşlarına düşmektedir.
Toplum bireyleri ne kadar S.T kuruluşlarında örgütlenirse aslında siyasi otoritenin işi o kadar kolay ve bulundukları şehri yönetmede katılımcılık sayesinde rahat bir yönetim modeli geliştireceklerdir.
Yazımın başında belirttiğim gibi şu andaki mevcut durum bunun tam tersidir. Siyasi otorite kanarya sevenler derneği bile olsa bu derneğin yönetiminde benim adamlarım olsun gerisi beni ilgilendirmez yaklaşımı içerisindedir.
Sivil toplum örgütleri siyasi otoritenin egemenlik alanı olmaktan çıkar çalışmalarını özgürce yapabilirse inanıyorum ki bu durumda en başta karlı çıkacak kurum siyasi otorite ve şehirde yaşayan tüm insanlar olacaktır.