21 Ocak 2015 tarihinde yazmış olduğum “Bal gibi algı operasyonu” başlıklı yazımın mesaj olarak bir yerlere ulaştığını bugün anladım. Benim bu köşe yazım siyasi bir grubu rahatsız etmiştir. Her zaman için bu siyasi grubun basın danışmanı gibi çalışan Ahmet Çileci kendi karakterine uygun Gazetecilik ilkelerinin dışına çıkarak ismimizi açık olarak verip hınç almaya çalışmıştır. Arkadaş sen benim özelime girmeden yazmış olduğum köşe yazısının konusunun dışına çıkmadan eleştirini yapsaydın haklı olduğun noktalar olabilirdi. Fakat sen eleştirinin dozunu kaçırarak gerçeklerden uzak yazılar yazdığının farkında değilsin. Bizim yazımıza verdiğin cevapta bile hala yalanların içerisindesin. Senin yazından yanlış ve yalanları gel beraber inceleyelim.
Birincisi Ayhan Bal’ın Hendek’te 20 bin oy almazsa kimliğinden Hendek’i çıkartacağını yazıyorsun.Bunu yazarken de biri bizim sitemiz olmak üzere diğeri de bir arkadaşın sitesine bakarak haberi okuyup eleştirini yaptığını söylüyorsun.Bu toplantıda bulunan iki basın mensubu arkadaşımızda ki ses kayıtlarında ve yazılarında kimliğimden Hendek ibaresini çıkaracağım diye bir cümle yok. Hatta yazında Ayhan Bal’ın kimliğinden Hendek ibaresini çıkaracağını söylemişsin. Kahvaltı programına katılmadan ve konuşmayı izleyip dinlemeden olmayan bir açıklamayı ,sanki açıklanmış gibi göstermenin neresi objektif bakış açısı ve dürüstlüktür.Bunun adı yalan ve yanlışta ısrar etmektir.
İlk haber başlığın “Bu iddia gerçekleşirse vay MHP’nin haline “ şeklinde idi. Ne oldu da birkaç saat sonra haberin başlığı ve içeriğinde değişiklik yaptın. Hani sen hiç etki altında kalmaz yalan, yanlış yazmazdın ? Neden başlık ve içeriğini değiştirdin ?
Sen haber sitelerini takip ederek oradaki yazılardan alıntı yapıp eleştiri yaptığını ifade ederken iki haber sayfasında kimlik ile ilgili cümleleri almış, diğer bir haber sayfasında ise kahvaltıya katılımın 250 kişi olduğu ile ilgili cümleyi almışsın.Sonra HUBB kafe sahibi ile görüştüğünü bu rakamın 475 olduğunu yazmıştın.
Şimdi ise yazdığın yazının üzerinden bir hafta gibi bir süre geçtikten sonra bugün (26.01.2015) faturanın fotoğrafını çekip yayınlayarak oturduğun yerden kulaktan duyma ,sitelerden okuma kaynak bile belirtmeden yapmış olduğun yalan haberle duvara toslayan sensin . Bunun ispatı da haberin başlığının ve içeriğinin değişmesidir. Bumu senin objektif bakış açın ve dürüstlük anlayışın.
Köşe yazımda geçmişine hiçbir laf etmediğim Ahmet Çileci , “Bize geçmişimizi hatırlatmak sanamı düştü “ diyerek 12 yıllık yayın hayatında nereden geldiğini ve nerede olduğunu bildiğini söylemiş. Beni de çamur atmakla , insanları karalamakla suçlamış. Ben Çileci’nin Hendek Şafak Gazetesinde Açık Oturum köşesinde yıllarca İlçenin ve halkın sorunlarını kaleme alarak ,zaman geldi iktidarı ,zaman geldi muhalefeti eleştirdim. Şuan ki yazmış olduğum köşe yazılarımda da aynı kararlılık ve çizgimden sapmadan yazmaya devam ediyorum.
Bunun ispatını da arşivimde ki köşe yazılarımdır.Ben ,Çileci gibi bir dönem İnci’ye küçümseyen ve dalgaya alan muhalefet yapıp ,daha sonra İnci’nin basın danışmanı gibi gazetecilik yapmadım.Dün eleştirdiğim İnci’yi bugünde eleştiriyorum. İnci’nin 2004-2005 yıllarında yapmış olduğu Halk meclisi toplantılarının birinde Ahmet Çileci’yi salondan zorla çıkartıldığı bir anda kendisine sahip çıkarak önce salonda tepkimi gösterdim. Daha sonra da bu gazeteci arkadaşın salondan zorla çıkarılması ile ilgili (7 Şubat 2004) tarihinde “Bizi üzdün sayın başkan” Başlığı ile köşe yazısı yazarak Çileci’ye sahip çıktım (Köşe yazımın belgesi alttadır).
Gazetesinde yazı yazdığım dönemlerde Çileci’ye sahip çıkarken iyiydikte şimdi çamur atan mı olduk.
Bugün savunduğun İnci’nin projelerini Moldovya gezisine kadar masal olarak görüyordun. Senin Gazetecilik hayatını iki aşamada görüyorum.Moldovya gezisi öncesi Ahmet Çileci , Moldovya gezisi dönüşü bugünkü Ahmet Çileci …
Moldovya gezisi sonrası ticaretinde ki değişimi ,gelişimi ve gezi öncesi ticaretinde ki sıkıntılarını çok iyi bilen biriyim. Moldovya gezisi sonrası Allah sana öyle bir ticari zeka verdi ki ,tahta kaşıklara ,kalemlere ,çakmaklara, balonlara Ali İnci’nin ismini yazarak Başkana seçim broşürleri hazırlayarak yürüdün gittin.Bugünde Bilboardlarda , afişlerde , Belediye’ye yaptığın matbaa işlerinde kazandığını da iyi biliyorum. Tabi ki sana bu kadar imkan tanıyan siyasetçileri de yaptığın haberlerle memnun edeceksin.Orhan Topçu’nun senin maddi kaynağın olan siyasetçilere yazmış olduğu muhalif yazılara da avukatlık yaparak cevap verip Topçu’yu çamur atmayla suçlayacaksın. Bumu senin adalet ve dürüstlük anlayışın…?
Birazda siyasi yorumlarına bakalım. Yazında belgeli bir şekilde geçtiğimiz dönem genel ve yerel seçim sonuçlarını vererek CHP Oylarının MHP’ye emanet oy olarak gittiğini iddia ediyorsun. Arkadaş CHP oylarının MHP’ye gittiği ile ilgili bir belgede yayınlasaydın da hep birlikte inansaydık. Hiçmi kazaylada olsa AKP’ye giden oy yok.CHP’li seçmenler Ahmet Çileci ben CHP’liyim ama MHP’ye verdim diyerek sana bilgimi verdi.Bilgi veren kaç adet seçmen varda bu iddiayı dile getiriyorsun ? Senin bu açıklaman İnci’ye Hendek’te güç kazandırmadır. Bunun adı algı operasyonu değil de nedir ?
Benim siyasi hayatımda parti parti gezmekle suçlamana da şaşırdım. Benim köşe yazılarım da savunduğum siyasi görüşün dışında bir görüş olmamıştır.Senin gibi dönem dönem parti adaylarını destekleyen yazılarım olmamıştır. Bugünkü siyasi çizgim neyse dünde aynıydı. Ben hiçbir zaman siyasi partilerden maddi destek sağlamak için yazılar yazmadım.Seninle aramızda ki fark budur.Bu farkı okuyucularda iyi bilmektedir. Sen ne kadar Orhan Topçu’ya iftira atsan da ,çamur atsan da Orhan Topçu’nun siyasi çizgisi bellidir,bu çizgi değişmemiştir,değişmeyecektir de.Sana bir atasözünü hatırlatmak isterim. “Köpekler istedi diye ,atlar ölmez “ Hendek halkı için doğruları ,objektif bakış açısıyla yazmaya ,Hendek’linin hakkını aramaya devam edeceğim.Sen ve senin hizmet ettiğin siyasetçiler rahatsız olsa da doğruları yazmaktan vazgeçmeyeceğim.Su haberini yazdığım zaman rahatsız olanlar benim gibi düşünerek su’yun zamlı içildiğini kabul ettiler.Hendek suyunun zamlı olduğunu yazmış olduğum iki ayrı köşe yazımdan sonra, İnci’nin Belediye Meclis Toplantısında kabul etmesinin ardından sen ortaya çıkıp suyun zamlı içildiğini yazdın. İnci Başkan söyleyene kadar neden yazmadın.Senin Hendek sevdan bumu?
Yazını bitirirken bana ithafen sen git bu teorini ilçe gündeminden bihaber insanlara anlat,Hatta onlara değil beşiktekilere anlat diyerek bizi masalcılıkla suçlamış.
Bu arkadaş düne kadar Ali İnci başkanı da masal anlatmayla suçluyordu.Hatta ‘Gıdıklı yorum ‘ köşesinde yer verdiği “İki saatlik masal “ başlıklı yazısı da bunun ispatıdır. Bundan sonra geçmişte yaşadıklarını unutup bugün ise insanlara çamur at izi kalsın mantığı ile hareket edenlere geçmişlerini hatırlatacağım.
Son olarak yazında patrondan bahsetmişsin.Haberhendek sitemizde patron ,işçi sınıfı yoktur.Biz bir aileyiz.Hendeğe sevdalıyız. Haberhendek ailesi olarak Belediye ihalelerine girecek ne matbaamız nede ticari faaliyetimiz yoktur. Hendeğin derdi derdimizdir sloganıyla objektif gazetecilik anlayışı ile doğrunun yanında olup , siyasete ve ticarete teslim olmadan doğruları yazmaya devam edeceğiz.
DEĞERLİ OKURLARIMIZ ALT KISIMDA YAYINLADIĞIMIZ FOTOĞRAFLARDA Kİ YAZILARI OKUYUNUZ.